25 Ağustos 2017 Cuma

adalet kurultayı, 26 - 29 Ağustos, "Salı ve Çarşamba günleri" ÇANAKKALE & Yasemin Öney Cankurtaran, Genel Başkan Yardımcısı Tanıtım ve Halkla İlişkiler

Adalete atılan adımlardan sonra Türkiye'de mevcut olan, olmasını istediğimiz ve olması gereken adalet sistemini konuşacağız. Adalete dair söyleyecekleri olan ve adalete özlem duyan herkesle buluşmak dileğiyle Adalet Kurultayı programımızı paylaşıyoruz.

Saygı ve sevgilerimizle,
Yasemin Öney Cankurtaran
Genel Başkan Yardımcısı
Tanıtım ve Halkla İlişkiler


PROGRAMLARI GÖRMEK İÇİN, LÜTFEN "AŞAĞIDAKİ LİNK'LERİ TIK'LAYINIZ" 

8 Ağustos 2017 Salı

Hüseyin Hakkı Kahveci “ATATÜRK’ÜN YASAKLANAN KİTABI” 81 Yıl Sonra Tekrar Yayında

“ATATÜRK’ÜN YASAKLANAN KİTABI”
81 YIL SONRA TEKRAR YAYINDA

Atatürk’ün Yasaklanan Kitabı “Yahudi Casus Suzy Liberman’ın Anıları”, Hüseyin Hakkı Kahveci’nin kaleminden günellenerek Ulak Yayınları’ndan çıktı.
“Atatürk’ün Yasaklanan Kitabı” Siyonizmin gelişim sürecine ve devletleşmesine farklı bir bakış getiren, günümüz olaylarıyla bağlantısını kuran, Mescid-i Aksa tartışmalarının güncel olduğu bir dönemde her bakımdan tartışma yaratacak bir kitap.
Suzy Liberman, aslında Ortadoğu coğrafyasının Türk milleti elinden çıkmasına sebep olan derin casusluk mesleğinin kitabını yazmış, Polonya doğumlu Yahudi kadın casus. Osmanlı’nın Filistin’i kaybetmesinde başrol oynamış isimlerden ve bu esnada yaptıklarının askeri strateji ve istihbari güvenlik açısından, Atatürk tarafından Türk milleti adına tekerrür etmesin diye 1935 yılında tüm subay ve astsubaylara kitap olarak dağıtılmıştır.
Bu olaylar yaşanırken Mustafa Kemal Atatürk, Süveyş Kanal Muharebe’sinde Osmanlı ordusunu komuta ediyordu. İşte mağlubiyeti getiren sonuç belliydi. Nili Yahudi yerel istihbarat örgütü, İngiliz ordusuna Osmanlı ordusunun geri planı hakkında bilgi aktarıyordu. Kudüs bu yüzden kaybedilmişti.
Bu tarihsel arka planın tanığı Mustafa Kemal Atatürk, bu kitabı tüm subaylara dağıtılmasıyla kalmamış, Siyonist İsrail devletinin kuruluş sürecinde, 1937 yılında şunları söylemek durumunda kalmıştı:
“Şimdi kendimize kafi derecede güvenip ve kudretimizi bildiğimiz için, İslamiyetin mukaddes yerlerinin Musevilerin ve Hristiyanların nüfuzunun altına girmesine mani olacağız. Buraların Avrupa emperyalizminin oyun sahası olmasına müsaade etmeyeceğiz. Biz şimdiye kadar dinsiz ve İslamiyete lakayt olmakla ittiham edildik. Fakat bu ithamlara rağmen peygamberin son arzusunu yani, mukaddes toprakların daima İslam hakimiyetinde kalmasını temin için hemen bugün kanımızı dökmeye hazırız.”
ATATÜRK tarafından basılma emri verilen “Yahudi Casus Suzy Liberman’ın Anıları” hikâye tadında bir istihbarat kitabı olmasına rağmen, içerisinde stratejik ve saklanan bilgiler içermektedir. Bütün Türk Milleti tarafından özellikle, ibretle ve mutlaka okunsun diye Mustafa Kemal ATATÜRK tarafından bizzat basılma emri verilen bu kitap; Atatürk tarafından kurulan devletin kurumları tarafından 1936 yılında talimatla toplatılarak yasaklanmıştır.

4 Ağustos 2017 Cuma

"ZIVANADAN ÇIKTILAR!.. İYİCE KÜSTAHLAŞTILAR" AK Parti yöneticisi Oğan: Şimdi yeni bir devlet kuruyoruz, bu devletin kurucu lideri Tayip Erdoğan!... (CNN TÜRK 04 Ağustos 2017 - Canlı Yayın)

AKP MKYK ÜYESİ AYHAN OĞAN’DAN SKANDAL SÖZLER: “BİZ YENİ BİR DEVLET KURUYORUZ, KURUCU BAŞKANI DA ERDOĞAN’DIR”
AKP MKYK üyesi Ayhan Oğan katıldığı bir televizyon programında "Biz yeni bir devlet kuruyoruz, bu devletin de kurucu başkanı Recep Tayyip Erdoğan'dır." dedi. (04 Ağustos 2017 Cuma) AKP MKYK üyesi Ayhan Oğan katıldığı bir televizyon programında “Şimdi biz yeni bir devlet kuruyoruz, beğenin beğenmeyin bu yeni devletin kurucu lideri Tayyip Erdoğan’dır” dedi. Programa katılan CHP Mersin milletvekili Aytuğ Atıcı, Oğan’ın bu sözlerine sert tepki gösterdi. Atıcı, “Yeni bir devlet?” diyerek sözü tekrar etti ve Oğan da aynı sözleri tekrar ederek, dil sürçmesini olmadığını tasdikledi.
İşte o skandal sözler! 

1 Ağustos 2017 Salı

GAMZE BAL: HALKA (İHRAÇTAN İADE) ZEHİRLİ (GDO'LU, HORMONLU, HASTALIKLI VE MİKROPLU) ÜRÜN YEDİRİYORLAR. STOKLAR BİTİNCEYE KADAR ZEHİR TÜKETMEYE DEVAM

GAMZE BAL: "STOKLAR BİTİNCEYE KADAR ZEHİR TÜKETMEYE DEVAM!.."
Klorpirifos zehiri içeren bitki koruma ürünü kullanımını 80 bin tona çıkaran Türkiye’nin ihraç ettiği gıda ürünleri iade edilirken; iç piyasada satılarak sofralara taşınıyor. (29 Temmuz 2017)
ZEHİRLİ MADDE KALINTILARI NEDENİYLE İHRAÇTAN “İADE EDİLEN” GIDA ÜRÜNLERİ İÇ PİYASAYA!.. (DOMUZ YAPMAZ BUNLARIN YAPTIĞINI)
En korunaklı üretimin gerçekleştiği gıda ürünleri olarak belirtilen ihracat ürünlerinin zehirli madde kalıntıları sebebiyle Türkiye’ye iade edilmesi, dikkatleri iç piyasada tüketilen gıdalara çekti. Geçen yıllarda çiçek tripsi ve domates güvesi gibi zararlılar nedeniyle geri gönderilen gıda ürünleri, bu yıl en çok klorpirifos zehri nedeniyle iade ediliyor. Buna göre Türkiye’nin, Avrupa Birliği’ne (AB) ihraç ettiği gıda ürünlerinde 2013 ve 2014’te klorpirifos kalıntısı bulunmazken; 2017’de bu oran üst seviyelere çıktı. Zehrin AB’de 2015’in Ocak ayında yasaklanmasının ardından Türkiye’de de 31 Mayıs 2016’ya kadar piyasadan toplanıp, satışının yasaklanmasına karar verilmişti. Zehrin imalatı ve ithalatı durdu ancak, mevcut stoklar bitinceye kadar kullanılmaya devam ediliyor. Bu, iç piyasada tüketilen domates, biber, patlıcan, elma, armut, şeftali ve üzüm aracılığıyla zehrin yurttaşın sofrasına taşınması demek.
‘İMHA EDİLMELİ’
‘Tarımsal ürünlerin üretiminde böcekleri öldürmek için kullanılan pestisit’ olarak nitelendirilen klorpirifos zehrinin, stoklarda en az yıl sonuna kadar bitmeyeceğinin uyarısını yapan TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Genel Başkanı Özden Güngör, "Bu ürünlerin imha edilmesi gerekir. İç piyasada satışa sunulması sunulması anne karnındaki bebeği bile zehirler"dedi.
SATIŞ SÜRÜYOR
7’sini ihraç eden Türkiye’de en fazla domates, biber ve asma yaprağında klorpirifos aktif maddesi görülüyor. Zehrin bayi satışlarına, toplatılma kararı olmasına rağmen devam ediliyor. Bu da, iç piyasada tüketilen gıda ürünlerinin zehir içermesi tartışmasını beraberinde getiriyor.
İHRACATI DÜŞÜRÜYOR
2016’da 18 milyon 694 bin ton meyve; 28 milyon 629 bin ton yas sebze üretimi gerçekleştiren Türkiye, bitki koruma ürün kullanımını artırdı; bu sayı ilaç firmalarının ithalatı da göz önüne alındığında 80 bin tona çıktı. Avrupa, Rusya ve Ortadoğu’ya yapılan ihracatın son 2-3 yılda ciddi derecede düştüğünü ifade eden Güngör, kullanılan tarımsal ilaçların da bu düşüşte etkili olduğunu söylüyor. Buna göre, ilaç kalıntısı ve klorpirifos içeren bitki koruma ürün kullanımını , en çok ihracatın yapıldığı AB ülkelerinde hızlı alarm sistemiyle farkedilip iade ediliyor.
DENETİM EKSİK
Klorpirifos içeren bitki koruma ürünlerinin Türkiye’de kullanımının devam etmesinin, fiyatının ucuz ve kullanım alanının geniş olması sebebiyle insan, canlı ve çevre sağlığını olumsuz etkilemeye devam edeceğini belirten Güngör, kalıntı sorunlarının yaşanacağını dile getirdi. Türkiye’de en çok kullanılan ilaçların Glifosat ve klorpirifos aktif maddesi olduğunu anlatan Güngör, "Ülkemizde bu ilaçların kullanımını denetleyecek mekanizmalar eksik. Bu sebeple böyle sorunlar yaşanıyor" dedi.
SAĞLIĞI BOZAN ‘PAZAR ‘
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, her yıl 3 milyon kişi zirai ilaç zehirlenmesine maruz kalıyor. Her yıl en az 20 bin tarım işçisi de zirai ilaç uygulaması sebebiyle ölüyor. Bu ilaçların kullanımının tüketicilerde yarattığı hastalık ve ölüm vakalarının sayısal olarak tespitinin mümkün olmadığını belirten Özden Güngör, gıdalardaki kalıntıların vücutta biriktiğini söyledi.
SATIŞ TUTARI 600 MİLYON AVRO
Zirai ilaçların yüzde 30’u Akdeniz Bölgesi, yüzde 17’si İç Anadolu Bölgesi, yüzde 19’u Marmara Bölgesi, yüzde 18’i Ege Bölgesi ve yüzde 12’si Güney Doğu Anadolu Bölgesi’nde kullanılıyor. Türkiye’de tüketilen pestisitin yıllık satış tutarı ise 600 milyon Avro’yu geçiyor.
ALINTI & BAĞLANTISI: