30 Eylül 2014 Salı

Tarihin En Büyük İklim Yürüyüşü gerçekleştirildi...

Tarihin En Büyük  
İklim Yürüyüşü gerçekleştirildi...

22. Eylül Pazar günü İklim değişikliği eyleminde başta  New York olmak üzere Dünyanın dört bir yanındaki 2 binden fazla bölgede yüz binlerce kişi yürüdü. İklim değişikliğinin tehdit ettiği her şey için küresel duyarlık ve sevginin gösterildiği bu Eylem, temiz enerjiyle çalışan bir toplum yaratarak Dünyayı gelecek kuşaklar için kurtarmaya yönelik umutları kanatlandıran mükemmel bir Eylem oldu.
Yürüyüşe katılan BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon'a 2 milyon imzalı Dilekçe sunuluyor: Tüm Dünya %100 temiz enerji kullansın!  


NewYork (Yukarıda) Londra, Berlin, Bogota, Paris, Delhi, Melbourne'dan eylem görüntüleri

22 Eylül 2014 Pazartesi

Prof. Dr. İbrahim Adnan SARAÇOĞLU’ndan; TIBBİ BİTKİLER REHBERİ

Prof. Dr. İbrahim Adnan SARAÇOĞLU’ndan
TIBBİ BİTKİLER REHBERİ
Yeni Kapak, Yeni Boyut ve Yeni Fiyatı İle…
Doğa asla çöp üretmez… Ne kirazın sapı, ne patatesin kabuğu ne de dalından düşen bir yaprak çöp değildir. Yaratılmış her şey bir nimettir ve onda insana faydalar (hikmetler) vardır.
Prof. Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu’nun kaleme aldığı “Tıbbi Bitkiler Rehberi” adlı bu kitap, doğanın insanoğlunun hizmetine sunduğu nimetlerin faydaları üzerine yazılmıştır.
İşte bu kitapta, şifa ve kür tarifleri ile öne çıkan bazı bitki ve sebzeler:
Lavanta, Nane, Testere Dişli Arslanpençesi, Beyaz Dut Kurusu, Karanfil, Tere, Dereotu, Çekirdekli Siyah Kuru Üzüm,  Patates, Kereviz-Maydanoz, Kırkkilit, Ebegümeci, Beyaz Lahana, Melissa (Oğulotu), Kekik, Kuru İncir, Hibiskus (Amber Çiçeği), Biberiye, Avokado, Asma Yaprağı…
DAĞITIM TARİHİ: 29 Eylül 2014
Metin SOYLU
Genel Yayın Yönetmeni
Gsm      : 0533 061 96 95
Tel         : 0 (216) 442 86 86
Fax         : 0 (216) 442 86 87
Adres    : Saraçoğlu Yayınları
Feyzullah Mah. Bağdat Cad. No:234/14
Maltepe /İstanbul

“BU YAZIYI KENDİNİ SEVENLER OKUSUN”, Mustafa Mete İSLAMOĞLU YAZIYOR

“BU YAZIYI KENDİNİ SEVENLER OKUSUN”
Mustafa Mete İSLAMOĞLU YAZIYOR
KAYA TUZ’U MUCİZESİ
“ GÜNLÜK KULLANILAN RAFİNE TUZ ve ZARARLARI”
Sofra tuzu yemeklerimiz için elektrolit sodyum sağlar. Bu mineral vücut içinde hücreler arası sıvı dengesinin sağlanması, kasların kasılması ve sinir iletilerin transferi için gereklidir. Tuz aynı zamanda sindirim sisteminde besinlerin emilimine yardımcı olmaktadır.
Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi günlük en fazla 2300 mg sodyum yani yaklaşık olarak 5500 mg tuz tüketilmesini önermektedir. Tuzun, özellikle de sodyumun yeterli miktarlarda tüketimi gerekli olmasına rağmen, çok fazla tuz tüketimi durumunda vücutta ciddi dengesizlikler ve bir çok ciddi hastalığın görülme riski artmaktadır. Fazla tuz tüketiminin vücutta yol açacağı başlıca zararlarına dikkat edelim lütfen…:
1. Yüksek Kan Basıncı (Hipertansiyon)
Kan basıncı, kanın arterlerin (atardamarlar) duvarlarına kalbinizin her atışında ne kadar basınç uyguladığını gösteren bir işarettir. Vücuttaki kan hacmi vücut içindeki devir daim halinde olan kan miktarını ifade eder ve kan basıncını belirleyen önemli bir faktördür. Böbreklerin idare edebileceğinden daha fazla miktarda tuz tüketilmesi durumunda fazla tuz suyu tutar ve kan hacmi artar. Bu da kan basıncının artmasına neden olur. Yüksek kan basıncı ciddi sağlık problemlerine neden olur ve ciddi bir erken belirti de göstermez. Yani içinde bulunduğunuz durumun farkında olamıyorsunuz.
2. Kalp Hastalıkları ve Felç
Çok fazla tuz tükettiğinizde ve kan basıncınız çok yüksek olduğunda, zamanla ekstra baskı damarlarınızı daha az elastik hale getiriyor.     
     Plak adlı yağ tabakalarının veya çöküntülerinin oluşmasını sağlıyor. Bu da damar sertleşmesine ve tıkanıklığına neden olmaktaymış. Damar sertleşmesinde damarlar daralarak ve duvarları kalınlaşarak kalbin daha zor çalışmasına ve sonuçta kalp krizi, kalp yetmezliği ve felç riskinin artmasına neden olur. Harvard Halk Sağlığı Okulu’na göre fazla tuz tüketimi felç riskini %23, kalp hastalıklarını ise %14 oranında artırmaktadır.
3. Vücudun Su Tutması
Sodyum doğal olarak suyu çektiği için, fazla tuz tüketimi vücudun sıvıları tutmasına neden olur. Vücudun suyu tutması rahatsızlık vermekle kalmaz, uzun vadede sağlığınız için tehlikeli olabilmekte. Belirtileri lütfen bakınız:
Ellerde ayaklarda ve bileklerde terleme
Eklem sertliği
Hızlı kilo alımı
Kiloda ani dalgalanmalar
Karın bölgesinin genişlemesi
Vücudun kronik olarak su tutması kalp yetmezliğine, böbrek hastalıklarına, akciğer hastalığına ve eklem yangısına sebep oluyor.
4. Dehidrasyon (Sıvı Kaybı)
Bol su tükettiyseniz fazla sodyum alsanız bile su tutulması görülebilir, fakat yeterli su almadığınızda ya da vücutta bir rahatsızlığınız varsa veya ilaç kullanıyorsunuz idrarınıza çok fazla su geçebilir bu da dehidrasyona (su kaybı) neden olabilir. Bu durumda vücudunuza aldığınız fazla sodyum hala dengeleyebilmek için suya ihtiyaç duyar fakat yemeğinizde yeterli su yoksa vücudunuz bu su ihtiyacını hücrelerden çekerek karşılamaya çalışır. Bunun sonucu da aşırı susama, bulantı, halsizlik, mide krampları, kusma ve ishal vakaları görülebiliyormuş.
5. Osteoporoz (Kemik Erimesi)
Sodyum vücudun kalsiyum emilimini ve kullanımını engeller. Bunun sonucu olarak da kemik kütlesinin kaybolmasına ve kemiklerdeki gözenek miktarının artmasına neden olur. Menopozdan sonrası kadınlar, diyabetliler ve kemik erimesi riski taşıyan yaşlılar tuz tüketimi konusunda oldukça dikkatli olmalıdırlar. Fazla tuzlu bir beslenme kemiklerde kırılma riskini ciddi oranda artırır ve diğer iskeletsel deformasyonlara neden olur.
6. Böbrek Bozuklukları
Vücutta kullanılmayan fazla sodyum ve kalsiyum idrara karışır. Bu da böbreklerin süzme yükünü artırır ve kristal oluşma ihtimalini yükseltir. Artan kan basıncı ve kan hacmi de böbreklere fazlasıyla zarar vermektedir. Ayrıca, fazla sodyum tüketimi idrara kalsiyum karışımın neden olur ve bu da böbrek taşlarının oluşumuna neden olur
7. Sindirim Hastalıkları
Sodyum vücutta kanın ve diğer sıvıların asit baz dengesini ayarlar. Çok fazla tuz asitlerin geri akışını tetikleyerek mide ekşimesine neden olur ve uzun vadede üst sindirim sistemine zarar verir. Çalışmalar fazla tuzlu yemek yeme alışkanlığının oniki parmak bağırsağı ve mide ülserinin ve kanser riskinin artmasına neden olur.
8. Elektrolit ve Hormon Dengesizlikleri
Fazla sodyum hem elektrolit hem de hormon dengesini bozabilir. Aşırı sodyum alımı sinir iletilerinin taşınmasını engelleyebilir ve baş dönmesi, kas krampları ve titreme gibi semptomları açığa çıkarabilir. Ayrıca algılamada bozukluğa, kafa karışıklığına ve depresif belirtilere yol açmakta fakat KAYA TUZUNUN İNSAN ÜZERİNDEKİ ÖNEMLİ ETKİLERİİNE GELİNCE..
İŞTE KAYA TUZU MUCİZESİ
Sağlığımız için yemek yaparken neden kaya tuzu tüketmeliyiz?
Tuz(Sodyum klorür-NaCl) vazgeçilmez bir besin katkı maddesidir. İnsanların kanında ve hücre özsularında belirli bir konsantrasyonda (derişimde) tuz bulunması hayati önem taşır. Aralarında yarı geçirgen bir zar bulunan iki sıvı arasında madde alış-veriş olur. Alış-verişin yönü derişimi çok olan maddenin, derişimi az olan tarafa geçmesi şeklinde olur. Bu olaya osmoz denir. Osmoz canlıların yaşamı için olmazsa olmazlardandır.
    Örneğin, kan kaybeden bir insana su vermezler, Damardan Tuzlu su (serum izotonik) verirler, bu serum 1000 gramında 9 gram tuz içeren bir çözeltidir. Kanımızda belirli oranda tuz bulunması aldığımız besinlerin emilimi ve hücrelere taşınması için gereklidir. Bu nedenle her gün belirli miktarda tuz kaya tuzu tüketmek zorundayız.
Yemek yaparken kullandığımız kaya tuzunun özellikleri nasıl olmalıdır?
 Ünlü ve çok eski bir tuz fabrikasının yetkilisi ile konuştuğumda aynen şunları diyordu…  kaya tuzu ile ilgili yaptığı açıklamada kesinlikle %100 saf ve doğal kaya tuzundan üretilen ürünlerin tercih edilmesini belirtirken beslenmemizde kullanacağımız tuzun şu üç özelliği taşıması gerektiğini de iletti.
Temiz bir kaynaktan alınmalı
Kaya tuzu, milyonlarca yıl önce doğanın tertemiz olduğu bir zamanda oluşmuş, üzerinde birikmiş toprak tabakası altında, hiç kirlenmeden korunmuştur. En temiz tuz kaynağıdır. Deniz ve göl tuzları gibi ağır metaller ve benzeri maddeler içermez.
Çok iyi bir şekilde rafine edilmeli
Safir Tuz Fabrikası, Türkiye’nin en eski kaya tuzundan rafine tuz üreten fabrikasıdır. Teknolojisini sürekli yenileyerek üretimini sürdürmektedir. Rafine ettiği tuz %100 kaya tuzu mineralidir.
Hijyenik koşullarda ambalajlanmalı
Yine bu tuzlar el değmeden sağlıklı ambalaj malzemeleri ile ambalajlanmaktadır.
Yaptığımız laboratuvar çalışmalarında, kendi kaya tuzumuzun Himalaya tuzu ile aynı özellikleri taşıdığı kesinlikle kanıtlamıştır. Denilmekte… eski insanları bir düşünün, her geçen gün nesiller küçülmekte  ve insan hayat kısalmaktadır. Buna göre beslenmemiz değişti,  yaşantımız değişti, hayat tarzımız değişti, ömürler değişti, iklimler değişti hülasa her şey değişti… 
Antalya bölgesi sorumlusu olan ve Türkiye’ye henüz girmiş bulunan ABD kökenli bir firmanın ürettiği beyin besini sıfatı verilen bitkisel bir ürünün bölge temsilcilerinden Sayın Türkan ECE hanımefendi ile geçen bir konuşmamda içtenlikle anlatıyor. Rafine tuz kullanmayın mümkünse kaya tuzu tüketin hatta bana bu konuyla ilgili bir yazı hazırlayın insanlar aydınlansın diyordu… 
Hastaneler dolup taşıyor, doktorların hiç boş vakti yok, eczanelerde kuyruklar var. Randevu almadan Dr. Görüşmek mümkün değil, ilaçlar ateş pahası, sağlığından şikâyetçi olmayan insan hemen hemen yok…
Şu insanlığın haline bir bakın.
Allah tüm insanlığın hakkında hayırlar nasip etsin hiç iyi günlerde değiliz. Nerden eline alsan elinde kalıyor.  Dökülüyoruz.
LÜTFEN KAYA TUZU KULLANALIM. SAĞLIKLA YAŞAYALIM. “HASTA BİR MİLLETTEN, SAĞLIKLI BİR TOPLUMA”
Selam ve dua ile

18-EYLÜL-2014

10 Eylül 2014 Çarşamba

Yazar Emrullah Özdemir’in son romanı “Türklerin İlk Kadın Hükümdarı: Tomris”

Yazar Emrullah Özdemir’in son romanı “Türklerin İlk Kadın Hükümdarı: Tomris”  
Kitap tanıtımı için yapılan imza günü etkinliği  başta Eski Devlet Bakanı ve Milli Düşünce Merkezi Genel Başkanı Sadi Somuncuoğlu ve Azerbaycan Bağımsızlık Mücadelesinin sembol isimlerinden Prof. Dr. Hanım Halilova olmak üzere bilim ve sanat çevresinden seçkin davetliler ile kitapseverlerin katılımıyla Milli Düşünce Genel Merkezi Ziya Gökalp salonunda  gerçekleştirildi.  
Yazar davetlilere hitaben yaptığı konuşmada Türk kadının aktif varlığının toplum için ne denli önemli olduğuna vurgu yaparak “Orta Asya Türk Devletlerinde Tomris Ana olarak bilinen, Rönesans Avrupa’sında Kraliçe Tomris olarak sanat eserlerine ilham veren, ancak ülkemizde neredeyse hiç bilinmeyen bu büyük kadın şahsiyeti bilmenin ve tanımanın, kadınlarımızın toplumsal öz güvenine de hissedilir bir değer katacağını ümit ediyorum.” dedi.
Başta Kitapyurdu, İdefix ve D&R.com olmak üzere internet kitap temin siteleri ile D&R Mağazaları, Dost ve Akçağ Kitapevleri gibi seçkin kitapçılardan temin edilebilir.
KİTABIN BASIN TANITIM ÖZETİ
Romana adını veren Tomris Han, M.Ö. 6. Yüzyılda yaşamış ve Saka (İskit)Türk Devletine hükümdarlık etmiş Türk tarihinin önemli şahsiyetlerindendir. Tarihçilerin birçoğu tarafından büyük Türk Hakanı Alp Er Tunga Han’ın torunu olarak kabul edilen Tomris Han’ın Türk Tarihindeki önemi; Türklerin İlk Kadın Hükümdarı olması bir yana, neredeyse hepsi kadınlardan oluşan küçük bir ordu ile dünyanın o dönemin süper gücü olan Pers İmparatorluğuna karşı elde ettiği akıl almaz zaferdir.
“Tarihin Babası” olarak bilinen Yunanlı Tarihçi Heredot’un kitaplarında övgüyle bahsettiği,  Orta Asya Türk Devletlerince Tomris Ana olarak tanınan ve benimsenen bu yüce şahsiyet maalesef ülkemizde yeterince tanıtılmamıştır. Bu alanda gördüğüm gereklilik üzerine ve Türk kadının ne denli yüce bir karaktere sahip olduğunu bir kez hatırlatmak amacıyla bu romanı kaleme almış bulunuyorum. Ayrıca lise kitaplarında ve Türk Gençliğinin dimağında ağıttan öte gidemeyen Büyük Türk Hakanı Alp Er Tunga Han’ı da bu romanda oldukça detaylı bir biçimde ve özgün bir bakış açısıyla anlatmaya gayret ettim.
            Türk Kadının toplumdaki yerinin ve öneminin bir kez daha vurgulanması toplumsal gayesiyle yazdığım ve “Türk Dünyası Kadınlarına” ithaf ettiğim bu romanın amacına ulaşması temennisiyle…
                                                                                                          Yazar: 
Emrullah Özdemir
BİYOGRAFİ
            Yazar Emrullah Özdemir Ankara’nın Gölbaşı ilçesinde doğmuştur. İlk ve orta öğretimini Ankara’da, lise öğrenimini İstanbul’da tamamlamıştır. Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunu olan ve orta seviyede İngilizce bilen Emrullah Özdemir, Dilek Özdemir ile evli olup, Azra adında bir kızı ve Çağatay adında bir oğlu bulunmaktadır. Okuyucularından büyük beğeni toplayan “Son Kağan” adlı ilk romanının ardından “Türklerin İlk Kadın Hükümdarı; TOMRİS” ile okuyucularıyla tekrar buluşan Emrullah Özdemir’in, “Ruhum Kıyama Kalktı” adlı romanı ile 2015 yılı başlarında okuyucularıyla tekrar birlikte olması planlanmaktadır.
            ARKA KAPAK YAZISI      
            Saka Türklerinin Kadın Hükümdarı Tomris, biraz sonra atlarını ölüme sürecek olan savaşçılarının önünde durdu ve yürekleri titreten bir sesle gürledi.
            “…Geriye yalnızca bizler kaldık. Büyük bir çoğunluğu kadınlardan, ama erkeği kadar yiğit kadınlardan oluşan bir halk ve ordu...
            Karşımızdakiler acunun en vahşi, en acımasız ve en kalabalık ordusu. Ancak biliyorum ki gök kubbenin altındaki hiçbir ordu, şu dolunayın altında ateş saçan gözlerinizden daha cesur değil. Ve yine biliyorum ki yeryüzündeki hiçbir ordu, yurdu ve halkı için çarpan ulu yüreklerinizden daha büyük değil!..
            Günümü aydınlatan güneş, gecemi aydınlatan ay ve atalarımın ruhları üzerine and olsun ki atımın çiğnediği bu toprak kanımla kızıla boyansa da kimsenin, hele ki o hain Perslerin esareti altına girmeyeceğim!..”
            Hanlarının arıdndan Saka Türk savaşçılarının hepsi aynı coşkuyla gürledi.
            “And olsun!”
            Gök kubbenin her zerresi kahraman kadınların tiz çığlıklarıyla dolmuştu artık. Arkalarına bir kez olsun bakmadan sürdüler atlarını savaş meydanına. Önde Tomris Han, ardında savaşçıları…
            Yeryüzü daha önce, ölüme böylesine arzulu at koşturan bir millete tanıklık etmemişti…
            Tarih 15 Aralık M.Ö.528’i gösterdiğinde Asya Bozkırları akıl almaz bir savaşa tanıklık ediyordu. Bir tarafta, 9000’i kadın olmak üzere 13.000 kişilik Saka Türk Ordusu. Diğer tarafta ise Pers İmparatoru Büyük Kirus’un kumandasında, 100.000’in üzerinde askeri ile Pers Ordusu.
            Başlarında, Türklerin İlk Kadın Hükümdarı Tomris Han’ın bulunduğu Sakalar için bu savaş, tam anlamıyla bir varlık-yokluk mücadelesiydi ve bu mücadelede tek bir silahları vardı:
            İSTİKLÂL İÇİN ÖLÜMÜ HİÇE SAYAN SAVAŞÇI RUHLARI…
***
MİLLİ DÜŞÜNCE MERKEZİ; GENEL MERKEZ BÜROSU, ANKARA