23 Eylül 2016 Cuma

TÜRKİYE İLİM ve EDEBİYAT ESERİ SAHİPLERİ MESLEK BİRLİĞİ İLESAM Genel Merkezi "İlim ve Edebiyat Dergisi" Gün Yüzü Gördü; Hayırlı ve kutlu olsun

Üyelerimizin Kitap Tanıtımları İLESAM İlim ve Edebiyat Dergisinde Yayımlanmaya Başladı


 görüntüleniyor Üyelerimizin Kitap Tanıtımları İLESAM İlim ve Edebiyat Dergisinde Yayımlanmaya Başladı
İLESAM İlim ve Edebiyat Dergisi'ne Abone Olabilirsiniz

Değerli Üyemiz,
İLESAM Genel Merkez Yönetim Kurulu olarak aldığımız kararla 3 ayda bir çıkmak üzere 80 sayfadan oluşacak olan İLESAM İlim ve Edebiyat Dergisi'nde kitap tanıtımlarınızı ve haberlerinizi yayımlamaya başladık.

Dergimiz içinde hem haberleri, hem de kitap tanıtımlarıyla yer almak isteyen üyelerimiz kitap kapaklarını ve tanıtım bilgilerini  ilesamgenelmerkez@gmail.com mail adresimize kitap kapağını jpeg formatında, tanıtım bilgilerini word sayfası olarak  gönderebilir. Gönderdiğiniz kitap kapaklarınız aşağıdaki gibi dergimizde yer alacaktır.

 


İLESAM İlim ve Edebiyat Dergisi'nin yıllık abone ücreti 50 TL'dir.
Abone bedelini İLESAM ile sözleşmesi olan Aren Reklam Tanıtım Tic.Ltd.Şti.'nin

T.C. Ziraat Bankası ( Beşevler Şubesi ) 

IBAN NO : TR63 0001 0007 9905 5003 8050 17 

ya da  Posta Çeki Hesabı:136 577 73 nolu hesabına yatırabilirsiniz.

* Ödemeyi yaptıktan sonra kontrol ve adres bilgileriniz için 
0553 519 21 60  numaralı telefonu arayıp teyit almanız gerekmektedir.


Dergimiz içinde ilim ve edebiyat eserleriyle,  haberleri ve kitap tanıtımlarıyla yer almak isteyen üyelerimiz ilmî makalelerini, edebiyat eserlerini, kitap kapaklarını (jpeg formatında) ve tanıtım metinlerini ilesamgenelmerkez@gmail.com mail adresimize word sayfası olarak  gönderebilir.
İLESAM İlim ve Edebiyat dergisinin ilim, kültür ve edebiyat dünyamıza hayırlı ve uğurlu olmasını diliyoruz. 

Üyelerimize saygıyla duyurulur.
İLESAM GENEL MERKEZ YÖNETİM KURULU
 görüntüleniyor
TÜRKİYE İLİM ve EDEBİYAT ESERİ SAHİPLERİ MESLEK BİRLİĞİ
İLESAM GENEL MERKEZİ
Adres:İzmir 1.Cad. No: 33/16  Aydın Apartmanı, Kat:4  Kızılay / ANKARA
Tel:0 312 419 49 38
Faks:0 312 419 49 39
Web:www.ilesam.org.tr
E-Posta:ilesam@ilesam.org.tr

21 Eylül 2016 Çarşamba

ÖNEMLİ DUYURU & HABER // Prof. Dr. İsa KAYACAN "Vefatı’nın İkinci Yıldönümünde" Ankara’da Anılacak


Prof. Dr. İsa KAYACAN
Vefatı’nın İkinci Yıldönümünde
Ankara’da Anılacak

Türk, edebiyat, sanat, basın ve kültür dünyasının değerli isimlerinden; 15 Ekim 2014 tarihinde aramızdan ayrılan Prof. Dr. İsa KAYACAN; Ailesi, dostları, sevenleri, arkadaşları, hizmet verdiği çeşitli sivil toplum kuruluşları tarafından vefatının ikinci yıldönümünde; Kurucu üyesi olduğu “Kerkük Kültür Derneği” ve “Türk Dünyası Kültür - Sanat Plâtformu” öncülüğünde gerçekleştirilecek özgün etkinliklerle anılacak. Ayrıca, Kerkük Kültür Derneği tarafından, bu yıl ihdas edilen ve zamanla geleneksel bir sürece dönüştürülmek üzere: “İsa Kayacan Türk Kültürüne Hizmet Ödülleri” verilecektir.

Bu Yılın Anma Toplantısı İLESAM’da
Prof. Dr. İsa KAYACAN’ı anma toplantılarının ikincisi 15 Ekim 2016 – Cumartesi günü, Saat: 14.00 – 17.00 arası: İLESAM (Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği) Genel Merkezi, İzmir 1. Cadde No: 33 / 16 – Aydın Apartmanı, Kat: 4, Kızılay / Ankara adresinde yapılacaktır.

Belirtilen tarih, yer ve saatte sizlerle birlikte olmaktan onur duyacağız.


                                                                                                        Dr. Şemsettin KÜZECİ
                                                                   Kerkük Kültür Derneği
                                                                     Yönetim Kurulu Başkanı
İLETİŞİM;
(0533 255 26 60) & (0541 336 62 68)
İLESAM; Tel: 0 312. 419 49 38 – Faks: 0 312. 419 49 39

6 Eylül 2016 Salı

14 TEMMUZ 1959 "KERKÜK KATLİAMI" VE "TÜRKMENELİ ŞEHİTLERİMİZİ" TAZİMLE ANIYORUZ; KATİLLERİ ŞİDDET, KİN VE NEFRETLE KINIYORUZ

14 TEMMUZ 1959 "KERKÜK KATLİAMI" VE "TÜRKMENELİ ŞEHİTLERİMİZ" RAHMETLE ANIYOR; LÂNETLİ KATİLLERİ NEFRETLE KINIYORUZ 
14 Temmuz 1959 yılında Irak Kerkük Türklerine karşı, Komünistler Kürtlerin eliyle canavarca, haince, sinsi planla hazırlık görmekle uygulama sonucu seçkin Milliyetçi, Türkçü,
Liderlerimiz, Türklük uğrunda kanlarını canlarını adak vermişlerdir.
Komünist, Kürt Militanları otuzdan fazla Irak Türklerini öldürmekle aydın İnsanlarımızı kurşuna dizilerek sürgün atmışlardır, dipçikle dövülerek şahit edilerek bir bölüm Türkleri diri, diri toprağa gömülere, kimide direk, elektrik’e asılarak Temmuzun sıcak güneşin altında bırakılmıştı, çoğunun gözleri oyularak bedenleri sokak, sokak sürüklenerek, kamyon, Traktörler üzerlerinden geçmişti.
Kerkük Türklerine karşı canavarca işlenen bu toplu soykırım katliam düşünce aklımızda en çok içli derin yer almakla iz bırakmıştı.
Irak’ta kraliyet rejimine son vermekle devrildikten sonra bir cumhuriyet rejim kurulmuştu Irak Türkleri bu yeni devrimden cumhuriyetten mutlu, hayırlı, kurtuluş günlerin sevinçli anlarını yaşamakla bir hayal kurmak üzere özgürlüklerine kavuşmalarının en güzel günlerini yaşamakla sevinçliydiler, Bu sevinç mutluluk çok sürmeden, kızıl komünistler, Kürtler, Kızıl diktatörlüğün ALLAH korkusu bilmeyen cellat canavarlara karşı var güçleriyle Kerkük Irak Türkleri direnerek, özgürlüklerini anadillerini yüce tarihlerini savunarak ercesine, arsalarcasına durarak bunun karşılığını bu korkunç katliam sonucu şehitlerin kanı dökülerek bu atılgan kahraman Türk milleti için canlarından vaz geçerse Kerkük’ün mas mavi göğünde bir Ay yıldız olarak parladılar, Bu kara şom gün akşamdan başlayarak üç gün, üç gece sürmüştü.
Şehitlerimiz düşmanlara kızıl, Kürtlere karşı birer Boz kurt, yiğit Mehmetçik, Türk arı idiler.
Kerkük ve etrafı yüzde yüz Türk olarak başka yerlerden gelen Kürt, En sonda Saddam rejimi her türlü yardımıyla Arap devletlerinden gelenlerde Kerkük nüfusuna girmekle kendilerini Kerküklü Arap, yoksa Kerküklü Kürt saymakla uzun yıllardan dedelerin, ataların kanları canlarıyla kurulan Kerkük boş sözle boş kafayla yalan oydurmayla değişilemez gömütler mezarlar birer kanıt diye görülmektedir, Kerkük Türklerin kendi milletinin idaresinde olduğu zaman başka her bakımdan ilerlemiş bir yurt idi bu topraklarda Türkmen milletinin kurmuş oldukları devletlerde göz önün dedi, Kerkük Irak’ta başka milletlerin Türk düşmanlarının yönetimi altına girdiği andan şimdiye kadar Kerküklü ve tüm Irak Türkleri her türlü baskı zulüm işkence uzaklaştım, sürgün mahpushane, idam, katliamlara, uğramaktandılar, buna karşın Irak Türkleri hiç bir zaman ümitsiz ve anavatan tüm dünya Türklerinin biricik vatanları olan Türk bağımsız Türkiyesiz olamadılar ve Türkiye’den ümitlerini kesmediler tüm baskı zulüm içinde de yüce tarihlerini, kültür, benliklerini, dillerini, gelenek, görenek, edatlarını korudular.
Ve mücadelelerini Sürdürmüşlerdir, Kerkük katliamını Kürtler, Komünistler Türklere karşı Birleşerek planlarından Kerkük Türk’ünü, Turancıları yok etmeyi yıllar boyu çizerek tam zamanı 14 Temmuz 1959 olarak seçmişlerdir.
Türk’ün en büyük düşmanı olan Barzani ve yüksek komünist şurası.Irak cumhur başkanı diktatör Abdülkerim Kasımla temasa geçersek yönerge aldıktan sonra harekete geçmişlerdir.
Kerkük ikinci tümen kumandanı olan Nazım Tabakçılını vatana hıyanet suçuyla Mehdavı yargı evi tarafından idam etmişlerdir, Yerine Barzani’nin dostu aşırı kızıl komünist Davut El Cenabı, yıllarca Rusya’da kalarak sonradan kurşuna dizilmiştir, ve Irak yüksek komünist şurası başkanı Türk düşmanı kızıl Kürt Maruf Benzenci atılmıştı, kendileri gibi kıyıcı komünist Cebbar Piruzhan, Nuri Molla Veli, Kitapçı Ojen Ermeni komünist birleşerek Kerkük’te olan Emniyet, yönetmenleri başka yerlere göndermekle, Komünistleri götürmüşlerdir, ve Kerkük şehrinin her bir yerine Kürtler Komünistler yerleşerek türlü silahlarla [Halk Mukavemet ]
Teşkilatı üç bin Kerküklü Türk gencini tutuk evine atarak planlarını uygulamaya başladılar, Irak’ın İhtilalinin yıl dönümünü 14Temmuz 1959 günü Kömümist, Kürtler,ellerinde iplerle dolaşmakla bir avuç olarak bir Türkmen gazinosuna saldırıda bulunarak Osman Hıdır Türk’ü şehit etmişlerdi Türkmenler bu Kürtlere, Komünistlere karşı durmak savaşmaya katılmak isteyerek ikindi tümen tarafından bir bildiri yayınlanarak dışarı çıkma yasaklanması bildirildi, Bu yasaklık belli oldu ki yalnız Kerkük Türk’ü için imiş, Türklerde yasaya sisteme düzene saygı gösteren millet olduğu için buyruğa uyarak her kes evine yüzleştiler.
Kürt Komünist subay, askerleri Kerkük’ün her bir yerini ablukaya murakıp sardıktan sonra tüm Kürt yerlerinden gelen Komünist, Kürtler Türkmen evlerine saldırdılar doğru Türk olanların adları yanlarında yazılarak askeri Kışlaya götürerek kurşuna dizdiler önde tanılan Türkçü şehit Ata, İhsan Hayrullah kardeşler, Kasım, Ali, Neftçi Mehmet, Selahattin avcı kardeşler ,Nihat, Cihat, Emel Fuat Muhtar üç kardeşlerle çok sayıda Milliyetçi Türkçü gençlerimiz şehit olmuştu, ondan sonra ALLAHTAN korkmayan canavarlar cesetlerini caddede sokaklarda sürükleyerek, kimi Türklerinde diri, diri iki ciplere bağlamakla ters yöne giderek cesetlerini ikiye bölmüşlerdir, sloganlarda atarak yok olsun, kahrolsun Türkiye, kahrolsun Turancılar, kahır olsun Türkler gericiler, gazino, dükkanlarda, evlerde o zaman Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye, Enver paşa, Boz kurtların resimleri çok idi resimleri Parçalamaya başladılar, korkunç katliam üç gün üç gece sürmekle Kürt köy dağlardan gelerek Askeri araçları Kerkükşehrine götürmekle tüm dükkan, mağazalara saldırarak her ne var yağmalayarak her şeyi unuturlar ,yağmalara dalmasaydılar Türklerin Şehit sayısı dehada çok artardı, Bu acı kötü korkunç durumu görenlerin çoğu çıldırdı, çok gebe kadınlar çocukların düşürdü 30dan fazla suçsuz günahsız kıyıcı Kürt komünistler tarafından oldurulmakla bir çok Türkler yaralanmıştı, aile çocuklarının gözü önünde kurşunlanarak şirin canlarını varmışlardır bunun yanında iki kardeşle 12 yaşında EMEL MUHTARIDA canavarcasına göz yaşlarına acımadan şehit etmişlerdi, Emel öğrenci bir genç kız olarak Azize, Semire adında iki kız kardeşi vardı Nihat, Cihat, Kubat, adında üç ağabeyi babası Fuat mahalle muhtarı idi hep bir evde yaşıyordular 15 Temmuz kapı çalındı silahlı Kürt Komünistler Nihat’la, Cihat ve Kubatı vura vura tutuklayarak sürüklediler, Babanın beyaz sakalına acımadan çaresiz zavallı annenin acı çilesi göz yaşları taştan olan yüreksizleri bile ağlatıyordu ama ağlamak göz yaşı dökmek yaka yırtmak bu canilere cellatlara insan olmayanlara ALLAH, PEYĞAMBER tanımayanlara ne yapacak, baba önüne atıldı beni öldürün onların yerine beni, anne yok beni götürün öldürün onlara kıymayın çocuktular, anne, baba yalvarıyorlar o eli kanlılar zalimler ne anlarlar çocuk anne, babalık hakkı ciğeri ne bilirler adamı, ve kadını o kadar öldürmeden döverek hemen canılar katiller Nihat’ı kurşuna dizerek şehit ettiler ağabeycisine koşan 12 yaşında Emelde hainler tarafından kurşunlanarak kardeşinin yanına düşerek şirin canını verdi, ardından gaddarlar kıyıcı cellatlar kurşunu Cihat’ta doğru vurarak Emel ve iki kardeşleri katiller dışarıya sürükleyerek araba arkasına iple bağladıktan sonra kimsesiz Kerkük caddelerinde bu suçsuzları sürüklediler. Gözleri kanla dolan katiller Türk düşmanları nerde Türkmen evi olarak bırakmadılar aramaya başladılar hayatını Irak ordusu toprağına taşına canını adayan ve savunan yiğit kahraman bir liderimiz sayılan ATA HAYRULLH 14 Temmuz katliamın ilk gecesinde evde çocuklarıyla konuşmakla onlara Türklükten tarihten söz açarak aynı an tüm aile çocuklarına TÜRK milli kıyafetlerini girmelerini istemişti kendiside onlarla, Hain Komünistler uşakları kapısını çalarak seni komandan kışlada istiyor diye onu Türklerin olduğu ölüm kan meydanına götürdüler.
Kıyıcı canavarlar ona en iğrenç işkence acıyı gösterdiler, ve onu kışlanın önünde bulunan bir ağaca bağladıktan sonra Kürtca diri, diri etlerini keserek TURANÇILARIN,TÜRKÇÜLERİN, LİDERİ, ATA HAYRULLANIN ETİNİN KİLOSU 10 FİLİS ALAN VARMI..[FILIS\ KURUŞ DİMEK].
ve etlerini etrafta olan hayvan önüne atmaya başladılar.
Katiller bu defa aynı durumu kardeşi yarbay doktur İHSAN HAYRULLADA bu biçimde şehit oldu kardeşini önünde işkence yaparak yüreği insan sevgisine dolu kendisine zulüm işkence eden bu cellatları defalarca bedava olarak ilaç ederek evinde yaşatmıştı .
Yemek, su vermişti. kimsesiz olan Türkmenlerin yalnız dillerinde ALLAH, PEYGAMBER bağırmakla çağırmaktaydılar buna karşın Kafir Komünistler Kürtler öyle söylemekteydiler [ALLAH YOK, İZİNE GETMİŞ] [PEYĞAMBER SİHİRBAZ. BÜYÜCÜYDÜ ] Sizi kimse kurtaramaz bakalım Sevdiğiniz Türkiye gelsin Mustafa Kemal Ata Türk’te öldü kim kurtaracak Kürtlerden Başka Kerkük’te bir kimse yaşayamaz, Çıkın buradan burası Kürdün hep öyle söylemekle türlü işkence zulüm baskıları artmaktaydı .
Kerkük katliamı soydaşlarımızın şehit edilmesi toplu yok etme planı komünist militanları organize etmekle bir çok etnik gruplar işbirliğiyle gerçekleşmişti ve Irak hükümeti yardımıyla yapılmıştı. ikinci ordu komutanlığı birliklerinde katılmıştı.
Ve Kerkük katliamına önde gelen Türkmen düşmanlarından Kürt liderlerinden Celal Talabani’nin elinde silah olarak Kerkükcadde, sokaklarında Türkmen’e ateş açarak sürekli ordu karargahında bulunmaktaydı, Ayrıca Komünist Kürt çıldırmış ırkçı Nuri Talabani’de büyük rol oynamıştı, Celal ile Mustafa Barzani önde gelen sorumlular arasındadır.
Yıllar soran Arap Kürt düşmanlığı çatışması Irak Türklerine karşı birden unutularak dost kardeş olarak birbirlerine sarmaşarak Türkleri yok etmeye çalıştılar Mustafa Barzani ileri gelen Kürtlerin evinde toplantı yaparak Türklere karşı plan çizmekteydi.
Bilgi yönerge veriyordu ertesi gün Barzani Bağda’da büyük kalabalıkla uğurluyorlar ve Bağdat’ta planlarını yeniliyor, Alamanlarıda olaylar çıkıyor büyük kavgalar olarak Türklerin dükkan, mağazaları yağma paramparça olarak Türkçe yazılan tabelalar indiriliyor Turancılara ölüm.Kerkük Kürtlerindir, Türk yok boş sözleri bağırarak sokaklarda koşuyorlar.
Düşmanların amaçları Bu katliamdan Kerkük’ün en aydın yetişmiş atılgan kahraman liderlerini yok etme onları sahabesiz başsız bırakma Türkleri zulüm işkence baskıyla korkutma topraklarından kaçırmak yerlerini almak Türklerin sahip oldukları varlı zengin petrol bölgesinden uzaklaştırmak kendi ellerine geçirmek Türkmen ocaklarını söndürmek istiyordular çünkü Irak Türkleri her bir bakımdan başkalarından dehada iyi şerefli türeli, erdemli,efendi, tarihi yüce eski bir millet büyük uzun yıllar hüküm eden devletler kuran yiğit kahramanlıkla tanılan doğru Müslüman ULUTANRIYA inanan bir millet olduğundan dolayı kendileri boş hayala yaşamakla devlet kurma ve Kerkük benim olacak diye kendilerini aldatmakla eziklik psikolojik hastalığına düşerek kompleks Türk düşmanlığını yaşamaktandılar.
Bu planlara karşı Türkmen milleti bu gün dehada uyanıklıda düşmanını tanımakla Bağdat yönetimi iyice bilmelidir Türkmen milletinin birlik beraberliğini boza bilmiyacak bu toplumu bu kültürlü eski tarihli efendi milleti ortadan kaldıra bilemezler doğru babalı anneli temiz şerefli ahlaklı Türkmenlerde senlik, benlik, Sünni, Şiiler, köylü, şehirli, Kerküklü, Erbil’li, Telafer,Tuzlu , yoktu olmayacakta tüm düşmana karşı bir olmalı sımsıkı sarılmalı Türkmen’in göz ışığı gönlü olan ANAYURDUMUZKERKÜK’Ü.bağrımıza kucağımıza sarmalı o bizim ümidimiz baş
GÖLGEMİZ BAŞ ŞEHRİMİZ GÖZ YAŞIMIZ SEVİNCİMİZ TEK VARLIĞIMIZDIR.
Düşmanlar yurdumuzu atadan kalma kutsal topraklarımızı kendi malı saymakla milletimizi sildirmekle ve birbirlerinden ayılmakla, Milli Türklük ruhunu yok etmeye yönelmişlerdir ve çok insanlarımızı aydınlarımızı nedensiz yere yalnız Türk olduklarından dolayı idam ederek uzun yıllar mahpushaneye atmışlardır bunun yanında sürekli tutuklamalarla, işkence, sürgün malları üstüne el koyma ve başka terör Saddam Barzaniler, Talabaniler soydaşlarımıza çok ziyan vermişler.
Ve vermektedirler.
14 Temmuz 1959 tarihinde çok önemli yeri olan şehit Albay Abdullah Abdurrahman 1913 Yılında Kerkük’te dünyaya gelmişti, Bağdat Harbi okulundan mezun olarak 1941 yılında İngilizlere karşı milli hareket’te yer alarak, 1948 yılında General Mustafa Regaip ,Ve Ömer Aliyle birlikte başarılı olarak FİLİSTİNİ kurtarma harekatına katılarak yanlarında savaşa katılmıştı, 1958 ihtilalinden sonra, Kerkük’te ikinci tümen komutan yardımcısı olmuştu, içli dürüst temiz Milliyetçi, mert, atılgan, yiğit, Türk sever yardıma koşan bir Türkçüydü, 1959 yılında Kerkük Katliamından ALLAHIN yardımı mucizeyle kurtularak Türkmen Taze hurma tu yoluyla Bağda’da general Abdul Kerim Kasıma gizli olarak ulaştıktan sonra Kerkük’teki katliamdan haber vererek kan kardeşlerini Türkmen Milletini büyük felaketten çabasıyla kurtarmıştır, Kerkük’te katliamı yapan Kürt komünistlerse Abdul Kerim Kasıma TÜRKLER KERKÜK KALESINDA ayaklanmışsaladır ABULLA ABDURRAHMAN başkanlığında ve Silaha sarılmışlardır, Bu yalanı uydurmakla, Abdul Kerimin yanında olan şehidimiz düşmanın sözünü yalanlamakla , Abdul Kerim bildiri vererek katliam durdurulmuştu ikinci ordu komutanı ve Kürt Komünistlerle birliklerine gelince Kerkük Kalasına ateş açarak, toplar atarak çok sayıda Türkleri şehit ve yaralamışlardır.
Büyük Türkçü şehit Albay1964- 1973 ve 1974- 1976 yıllarında Türkmen Kardeşlik ocağının başkanlığını milli Türklük duygusuyla başararak ocağa bağlı bir öğrenci yurdu yoksun ve Arap Baas partisine katılmayan Türk öğrencileri için 35 kişiyi yerleştiren bir öğrenci yurdu doktor şehit
Rıza Demirci açarak Türkçe, Kardeşlik dergisini sürekli olarak yayınlamıştı, Ve Irak Türklerinin durum meselesiyle yakından ilgilenerek milleti için çalışmıştı, tüm Türkmen köy kasaba, şehirler, bölgelerini gezerek ocağın milletin ilkelerini, tarih, kültürünü, dilini yaymaya çalışmakla çaba sarf etmişti.
Kaç defa Saddam rejimi Türkmen kardeşlik ocağı için seçimler yaparak kendi Arap Baas partisinden adamlarını seçime göndermekle zorlayarak ama millet tüm korku işkence tutuklamaya karşı kendi albayı Abdullah Abdurrahmanı seçmişti en son Irak terör hükümeti bir bildiriyle kendi elemanlarını Saddamçıları iş Başına atarak 1976 yılında Saddam Baas rejimi Türkleri yok etmek için kıyıcı politikasına, dayanarak şehit Albayı Ocağın başından uzaklaştırmakla 1979 yılında mart ayında arkadaşları Milliyetçi ,Ülkücü, Türkçü şehitlerimiz NECDET KOÇAK, ADİL ŞERİF, Ve şimdiye kadar Yeri belli olmayan bilim adamımız RIZA DEMİRCİ ile birlikte tutuklanarak 67 yaşında 16 Ocak 1980 tarihinde Türklük,Türkiye’den dolayı türlü işkenceyle gözlerini oymakla idam olarak şehitler kervanına katılmıştır.
Kerkük etrafını türlü araçlarla Silahlarla abluka eden düşman, öteki Türkmen şehir, ilçe, köy kasaba, bucaklarla ilişkisini keserek Türkmen milleti KERKÜK Türklerinin çile işkence, yardımına ulaşmasın diye buna rağmen yiğit atılgan Türkmen sever kardeşler, Tuzhurmatu, Tazehurmatu,Altunköprü, Telafer’den çok yerlerden kardeşler hazırlık görmekle Kerkük sınırına dayanmışlardır.
Buda belli ki Türkmen milleti her bir zaman her bir alanda ayrımsız düşmanlar karşı korkmadan savaşacaklar Silah, Kelam, Kültür, Efendilik ,Töre, şerefle, Bilgiyle, İslam Diniyle Kan, Can, Gönül, Duygu, İlke, Birliğiyle duracaklar.
Adı geçen Türklük, Kerkük hak yolunda şehit olan kan kardeşlerimizi anarken ULU TANRIDAN, Bol, bol rahmet diler yerleri Cennet olsun.
Kalan yakınlarına ve tüm Türk dünyasına bağımsızlık, özgürlük, sağlık ,mutluluk diler.
Her bir çağda şehitlerimizin yakmış olduğu Meşale çırağı elden ele iç Türklük, Turancılık umuduyla taşarak milli davayı el gönül fikir ülkücülük ilke, prensibiyle yürütmeliyiz, yıllar boyu Irak Türklerinin vermiş olduğu tarihi mücadelenin çok büyük yeri vardırKerkük Türklüğün önde gelen en büyük Türkçü, Milliyetçi kahramanları idam edilmekle TÜRKMEN Milletini çile, acı, matem kara bir günlere boğarak yaşatmıştır milli Türklük davası uğrunda Mücadele vermekle şehit kan kardeşlerimizin kanları ile Duygularıyla tüm ümitlerimiz gerçekleşecektir Kerkük, Türklük, toprak, bayrak, ilke yolunda milli mücadeleyle can, kan veren dava ülküdeşlerimiz her an coşku özverilikle anılarak büyük şehitlerimizi kahraman Liderlerimizi yeni kuşaklara tanıtıp anlatmalıyız ve davamıza can gönülle bağlanmalıyız ., hiç bir Zaman onları unutmadan yollarında Yürümeye devam edeceğiz..
TÜM ŞEHİTLERİMİZİN RUHLARI ŞAD OLSUN...
TÜRK KERKÜK ŞEHRİNDE KOMÜNİST KÜRTLER TARAFINDAN HER TÜRLÜ İŞKENCEYLE TÜRKLÜK, TURANCILIK UGRUNDA ŞEHİT EDİLEN KAN KARDEŞLERİMİZİN ADLARI.
1- Ata Hayrullah- albay
2-İhsan Hayrullah- yarbay doktur
3-Selahattin Avcı - iş adamı
4-Mehmet Avcı .... Memur
5-Nihat Fuat Muhtar. öğretmen
6-Cihat Fuat Muhtar.. öğrenci
7-Emel Fuat Muhtar .. öğrenci 12 yaşında
8-Kasım Neftçi .. Arazi Sahibi
9-Ali Neftçi .. Serbest Meslek
10- Osman Hıdır .. Kahve Sahibi
11-Cahit Fahrettin ..Öğrenci
12- Zuhur İzzet Casım Çaycı..Kahve Sahibi
13-Şakır Zeynel .. Kahve Sahibi
14-Gani Nakip ..Memur
15- Kemal Abdulsamat ..Mühendis
16-Fatih Yunus Ali..Teknisyen
17-Cuma Kamber ..Teknisyen
18-Enver Abbas ..Öğrenci
19-Kazım Abbas Bektaş ..Öğrenci
20- Hacı Necmettin Abdullah .Serbest Meslek
21-Hasib Ali ..İşçi
22-Nurettin Aziz .. İşçi
23- İbrahim Ramazan ...Tamirci
24-Abdulhalik İsmail ...Öğrenci
25- Abdullah Ali Bayatlı..Teknisyen
26-Selahattin Kayacı..İşçi
27- Abbas Kadir ...Öğrenci
28-Selahattin Köprülü ...Polis
29-İbrahim Hemze ...Kasap
Kamalın Annesi olarak tanılan yaşlı bir ev hanımı
30- Adil Abdülhamit .. Öğretmen
31-Abdullah Ahmet...İşçi
32-Habib Ali ..
33- Abdugani Seyit Mehmet..
34- Sadık Kaleli...
35-Halil Şakır ...Serbest İş
36-Salah Terzi ..Serbest İş.
SADUN KÖPRÜLÜ
Her türlü mahrumiyet içinde varlıklarını günümüze kadar sürdüren Türkmenler, çeşitli yönetimler tarafından zaman zaman soykırımlarına maruz kalmışlardır. 1924, 1939, 1946, 1959, 1980 ve 1991 yıllarında Türkmenler unutulması mümkün olmayan acılı günler yaşamışlardır. Bunların arasında 14 Temmuz 1959 tarihinde Kerkük’te meydana gelen soykırım, Türkmenlerin yaşadığı en büyük facialardan biridir.
Tarihe ‘Kerkük Katliamı’ olarak geçen bu soykırımda, insanlık dışı vahşetler yaşanmıştır. Irak’ta cumhuriyetin ilanının birinci yıldönümünde kutlama şenliklerine katılmak gayesiyle çoluk–çocuk, genç–ihtiyar, kadın–erkek bütün Türkmen halkı, millî giysileri ile sokağa çıkmışlardı. Ancak törenin başlaması ile birlikte, gözü dönmüş câniler, silahsız olan Türkmenlere saldırıya geçmişlerdi. Silahların patlaması ile birlikte, sinsice hazırlanmış korkunç bir soykırım planını sahneye koymuşlardı.
Bin yıldan beri Irak’ta varlık gösteren Türkmenler, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Türkiye’den koparılmışlar ve İngiliz mandası olarak ihdas edilen Irak Devleti’nin vatandaşları olmuşlardır. Irak’ın kuzeybatısından güneydoğusuna, Bağdat yakınlarına kadar uzanan geniş bir coğrafi sahada yaşayan Türkmenlerin en önemli yerleşim merkezleri, Musul’un batısındaki Telafer ilçesi ve çevresindeki Türkmen köyleri, Musul ve çevresindeki Türkmen köyleri, Erbil, Altunköprü, Türkmenlerin en büyük kültür merkezi ve kalbi olan Kerkük, Tazehurmatı, Tavuk, Tuzhurmatı, Bayat köyleri, Kifri, Hanekîn, Karatepe ve Mendeli’dir.
Nüfus oranları ile Irak’ın üçüncü unsuru olan Türkmen toplumu, özellikle dikta yönetiminin acımasız uygulamaları karşısında yıllarca dayanmaya çalışmışlardır. Türkmenlerin evleri, tarım arazileri ellerinden alınmış, ticarî faaliyetleri kısıtlanmıştır. Yüzlerce Türkmen memuru görevden atılmış, yüzlercesi sürgün edilerek Türkmen bölgelerinin dışına gönderilmiştir.
Soykırım planına göre, önceleri sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir. Her zaman yasalara saygılı olan Türkmenler de bu çağrıya uyarak evlerine çekilmişlerdir. Ardından Türkmen ileri gelenleri, birer ikişer evlerinden alınarak, o zaman II. Ordu Tümeni’nin karargâhı olan Kerkük kışlasına götürülmüşlerdi. Burada kurulan sözde halk mahkemelerinde, alay ve hakaretlere maruz kalan Türkmenlerin değerli şahsiyetleri, 5–10 dakikalık süre zarfında yargılanmışlar ve kurşuna dizilmişlerdir. Bu da yetmemiş, Türkmen şehitlerinin cesetleri, ip veya sicim aracılığı ile motorlu araçlara bağlanmış, cadde ve sokaklarda dolaştırılarak sürüklenmişlerdir. Üç gün üç gece süren bu can pazarında kimi Türkmen şehidinin cesedi üç gün süreyle kızgın güneşin altında elektrik direklerinde asılı durmuştur. Kiminin gözleri oyulmuş; kimileri diri diri toprağa gömülmüştür.
Şehit edilenler
Bu soykırımda şehit edilenler arasında Irak ordusunda yıllarca değerli hizmetler ifâ eden ve aynı zamanda Türkmen toplumunun değerli bir lideri olan emekli Albay Ata Hayrullah ile kardeşi Tabip Yarbay İhsan Hayrullah, değerli Türkmen şahsiyetleri Kasım Neftçi, Selahattin ve Mehmet Avcı kardeşler, Cahit Fahrettin, Abdullah Bayatlı, Kemal Abdulsamet, Seyit Gani Nakip, Abdulhalik İsmail, Şakir Zeynel, Hasip Ali, Cuma Kamber, Kâzım Bektaş ve daha niceleri şehit düşmüşlerdir. Yine bu soykırımda Muhtar Fuat’ın iki oğlu ve bir kızı da, feci biçimde can vermişlerdir. Nihat 30, Cihat 25 ve kız kardeşleri Emel Muhtar Fuat ise henüz 12 yaşlarında masum bir çocuk olmasına rağmen, bu vahşi soykırımda feci biçimde can vermişlerdir. Bir aile için büyük bir yıkım ve acı dolu hatıra bırakan bu vahşet sahneleri, Kerkük’ün tarihinde kolay kolay silinemeyecek izler bırakmıştır.
Bu soykırımda yüzlerce Türkmen de çeşitli biçimde yaralanmıştır. Kerkük’e sokulan kamyonlar dolusu militan ve yağmacı, kentin alışveriş merkezlerini, çarşı ve pazarlarını yağmalamışlardır. Böylece üç gün süren sokağa çıkma yasağı boyunca, Türkmenlere ait yüzlerce işyeri ve mağaza talan edilmiş, kamyonlara doldurulan beyaz eşyalar, mobilyalar Irak’ın kuzey kentlerine götürülmüştür.
Kerkük Katliamı’nın üzerinden 47 yıl geçmiş olmasına rağmen, bu vahşetin izleri silinmemiş, tersine her geçen gün daha bir anlam ve derinlik kazanmıştır. Günümüzün Irak’ında Türkmenler, artık bu oyunlara gelmeyecek kadar bilinçlenmişlerdir. Ne var ki 38 yıldır Türkmenlere uygulanan baskılar, bu topluluğu maddî ve manevî birçok imkândan yoksun bırakmıştır. Türkçe yayın ve eğitim gibi kültürel, siyasî ve idarî hakları ellerinden alınan Türkmenler, ekonomik açıdan da çökertilmişlerdir. Her türlü destekten mahrum bırakılan Türkmen toplumu, büyük bir yalnızlığa itilmiştir.
Türkmenlerin mücadelesi devam edecek
Dikta rejiminin sona erdiği Irak’ta Türkmenler, günümüzde yeni bir mücadele dönemine girmişlerdir. Bugüne kadar yapılan haksızlıklara, uygulanan insanlık dışı baskılara tekrar meydan verilmemesi için Türkmenler de artık daha güçlü biçimde mücadele edeceklerdir. Tek istekleri, kendi topraklarında insanca yaşamak olan Türkmenler, Irak’ın yeniden yapılanma sürecinde önemli rol oynamak istemektedirler. Tek devlet, tek bayrak ve tek ordu isteyen Türkmenler, Irak’ın yeni anayasasında üçüncü aslî unsur olarak tescil ve parlamentoda gerçek nüfus oranlarına uygun sayıda temsil edilmek, Türkmenlerin çoğunlukta oldukları yerleşim birimlerinde Türkmen yöneticilere görev verilmesini istemek, Türkmenlerden alınan tarım arazilerinin, evlerin hukuk yolu ile iadesini gerçekleştirmek, suçsuz yere idam edilenlerin itibarlarını ve mal varlıklarının iadesini istemek yolunda mücadeleye devam edeceklerdir.
16 Ocak 1980 Yılını aslan unutmadık unutmayacağız

HAKİKATLER VE "HİLKAT GARİBELERİNE NAZARAN" ŞAHİTLER!...