24 Nisan 2015 Cuma

Avukat Ertuğrul MAT, KİTAP ::: "Demokrasi Yolunda Karınca Misali" Cilt: I & II,

“Sen olmasaydın ben yanlışta kalırdım,
sen olmasaydın ben günahta kalırdım;
sen olmasaydın ben karanlıkta
kalırdım; sen olmasaydın ben hayatın
dışında kalırdım.”  derdim.
Tanıştığımız ilk günden beri, birbirimizin elini hiç bırakmamıştık. Sonra sen beni incitmemeye çalışarak yavaş yavaş elini avucumun içinden çekip “Hakka yalnız yürünür “ dedin. Ve beni karanlıkta bıraktın. Yolun Allah’ın rahmetiyle dolsun, yardımcın hazreti Muhammedin şefaati, menzilin cennetin kapısı, kavuşmamız yakın olsun. Birbirini seven iki kişiden birinin ölmesi, önden gidip diğerini beklemesidir.




















                           ERİŞİM, İLETİŞİM, VE "KİTAP İSTEK" BİLGİLERİ
BU KİTAP "TARİHE NOT DÜŞMEK İÇİN" YAZILMIŞTIR. BU NEDENLE ÜCRETSİZDİR
Ertuğrul MAT, Avukat - 14. Dönem Bursa Milletvekili
                  Nasuh Akar Mahallesi 1407. Sokak, Dostlar Sitesi A-Blok, No: 5/15 - Kat: 1                         06520 - Çankaya / ANKARA
TEL:  0312 28512 51  -  FAKS:  0312 286 63 25
GSM:  0 532 261 99 90  -  e.MAİL:  ertugrulmat@gmail.com
SUNUŞ
Bu kitapta, son elli yılın Bursa’sından, Bursa’nın politik yapısından, bazı Bursalı politikacı çehrelerinden kesitler bulacaksınız. Bursa’da 1962’de başlayan demokrasi yolculuğumuzun hikâyesini, tabii ki kendi görüş ve yorumlarımızla anlatmaya çalışacağız. 27 Mayıs ihtilâlinden sonra 1961 de başlayan seçimlerden bugüne, demokrasiye ulaşmaya çalışıyoruz. Kâbe’ye doğru yola çıkan karınca misali, tam demokrasiye ulaşmanın kolay olmadığını bile bile bu yola çıkmış, bu yolda ölmeyi göze alınışın hikayesidir bu.
İnsanların geçmişlerine projektör tutulmasından hoşlanmadıklarını, kendimden biliyorum. Bu yüzden  geçmişteki son elli yıla tutulan projektörün aydınlattığı olayların, sadece bazı dostların veya bazı karşıtların çehresini değil; aynı zamanda,  ayna karşısında gördüğüm  çehrenin geçmişini de aydınlatıp, bana göstermesini  istedim.
Politika sadece partiler arası bir kavga değil, aynı zamanda parti içi bir kavgadır da. Bu yüzden değirmen  gibi dost ve dostluk öğütür. Beraber yola çıktıklarınızla, yolun sonunda, bir gün yarışmak mecburiyetinde kalır; kazanma ve daha öne geçme hırsıyla politikanın gereği gibi görünen şeyin, karakteriniz, ahlaki kurallarınız ve inançlarınız üzerinde ne kadar tahripkâr bir tesir icra ettiğini, o projektörün  aydınlattığı  sizin ve arkadaşlarınızın geçmişinde görürsünüz.
Politikada yaşadıklarımız anlatılırken bazı eski dostlara haksızlık yaptığımızı düşünmeyiniz; niyetimiz Onların veya bazı karşıtlarımızın hatıralarını zedelemek değil. Çünkü anlatılan, politikacının kirliliği değil; politikanın insan karakterleri üzerindeki tesirleridir.
Yarım asrı aşan bu süreç içinde Bursa’yı parlamentoda temsil etmek şerefine 135 milletvekili ve 8 senatör ulaşmıştır.  Lütfen bir düşününüz, kaçını hatırlıyorsunuz? Unutmayınız,  hatırlananlar, iz bırakanlardır. Bana göre, 1980 öncesinden İhsan Sabri Çağlayangil, Şeref Kayalar,  Ahmet Türkel, Mehmet Turgut, Kasım Önadım, Cemal Külahlı,  Barlas Küntay,  Sadrettin Çanga, İbrahim Öktem. 1980 sonrası dönemden ise, Turhan Tayan, Cavit Çağlar, Mehmet Gazioğlu,  Abdülkadir Çenkçiler,  Fethi Akkoç, Ertuğrul Yalçınbayır, Faruk Çelik ve Bülent Arınç iz bırakanlardandır.
Politikada, parti içi mücadele dengelerinin neticesinde, bazıları parlamentoya birkaç dönem gitmek fırsatı bulurlar. Ama renksiz oldukları için iz bırakmazlar.  Az seçilenlerden bazıları da, Kemal Paşazadenin Yavuz Sultan Selim için söylediği gibi, “ikindi güneşi gibi,  ömürleri az,  gölgeleri uzun ” olanlardır. Tarih çok seçilenleri değil, iz bırakanları yazar.
“ Ya sen? ” diyecek olursanız. Bilmiyorum.
Bazen kendi kendime, “ Eğer  parlamentodan ayrılmandan tam kırk sene sonra, Bursa basının Erdal Özdür,  Ahmet Emin Yılmaz, Dr. Murat Kuter gibi usta kalemleri senden  bahseden yazılar yazıyorsa   “ diye düşünüyor, mutlu oluyorum . Bazen de , “ Bursa Ansiklopedisini yazmak iddiasını taşımış bir kalem, ‘Ertuğrul Mat-Avukat-Bursa Milletvekili-Emlakçı-Silahlı saldırıya uğradı-Yaralandı. 20 Ağustos 1975'te Hürses 'i yayımlamaya başladı 16 Şubat 1976'da gazetesinin adını “Milletindir Hakimiyet olarak değiştirdi’ diye yalan yanlış hatırlıyor, seni emlakçı Necati Sevinç ve çıkarmaya çalıştığı gazetelerle karıştırıyorsa;  Millet Gazetesini de, sadece Kamil Koç’un  bir gazetesi olarak yazıyor, ilk yazısı  15 Haziran 1962’ de neşredildikten sonra on seneye yakın bir zaman köşe yazısı yazmış, siyasi polemiklere imza atmış, Mehmet Ohri’den sonra yaşayan en yaşlı  basın mensubu olmana rağmen gazeteci sayılmıyorsan , Mutlu olmaya hakkın yok ‘ diyor ve hayıflanıyorum. Sonra arkama dönüyor, gölgeme bakıyorum; gördüklerimi, size de bu kitapta  gösterebilirsem, Ertuğrul Mat’ın gölgesinin uzun mu, kısa mı olduğuna kendiniz karar verirsiniz. Saygılarımla., Ertuğrul MAT
BURSA GÜNLERİ
Bursa’da Kendime Yeni Bir Siyaset Dünyası Kuracaktım...
Askerlikten tezkere alıp İstanbul’a döndüğümde, Yassıada davaları devam ediyordu. Siyaset arkadaşlarımın bir çoğu ya Balmumcu’ ya tıkılmış,  ya da memleketlerinde soluğu almışlardı. İstanbul’da yapayalnız kalmıştım. Oysaki siyaset yalnız yapılmazdı.
Ben de Sezar’ın, “ Roma’da üçüncü olmaktansa, Galya’da birinci olurum”  sözünü hatırlamış, Bursa’ya gitmeye karar vermiştim. Orada kendime yeni bir dünya kuracak,  yeni, mücadele arkadaşları edinecektim. Bursa’da teyzemler ve dayımlardan başka kimseyi tanımıyordum. Kader bu ya, teyzemin çocukları Adalet Partisi’ni,  dayımın çocukları da CHP’ni tutuyorlardı.
Teyzemin oğlu Recep Barışıcı hayata pozitif bakar,  insana enerji verirdi. Bursa’da siyasi ve adli dünyada yer almamda çok tesiri olmuştu. Siyasetle fiilen ilgilenmezdi amma,  siyaset dışı hayata bakışımız birbirine çok benzerdi. Aşka inanır,  “ aşk için yaşanır” diyen romantiklerdendik. Bu inançlarımızla mutluluğu da yakalamıştık. . Teyzemin diğer oğlu Rüştü o günlerde İstanbul’da okuyordu. İlerde siyasetle meşgul olacak, Bursa Belediyesi ve Bursa Ticaret Odası Meclis’lerinde kendisine saygın bir yer edinecekti.
Dayımın büyük oğlu Nurettin Ağabey hem CHP içinde bir ağırlığa sahipti,  hem de CHP’yi tutan Yeni Ant Gazetesinde Bedii Faik, Doğan Nadi tarzında bir iki cümlelik küçük fıkralar yazardı. Bursa günlerimde dayızadelerimle sık sık bir araya gelir,  aile bağlarının siyaseti dışarda bırakan gücüyle güzel anlar yaşardık.
O zamanlar Bursa’da ipek kozaları vardı. Zamanı gelince Koza Han’da kozalar sergilenir,  bir nevi koza borsası kurulurdu.
İpek böceği(tırtıl) kozasını ördükten sonra, kozayı parçalayıp dışarı çıkar. Koza parçalanınca ipek iplikleri ziyan olur. Bunun için ipek böceğinin (tırtılın) kozayı parçalamasına imkân vermeden, kozalar sıcak suya atılıp içindeki ipek böceği öldürülür. Ben de bir dut yaprağındaki tırtıl gibi, tek başıma Bursa’da siyasi kozamı örecektim. Önemli olan, politikanın kaynayan kazanında yanmadan, ördüğüm kozadan çıkıp Bursa politikasında yer almaktı.
Bu kitapta,  tek başına siyasi kozasını örmeye çalışan genç bir avukatın “ Bursa Günlerini”  okuyacaksınız.
“ Bursa’da zaman”  sadece “ Eski bir cami avlusu” nda oturmak ve “ Mermer  şadırvanda şakırdayan “  su sesini dinlemekle geçmemişti. Parti içi kavgalar,  yakanıza yapışan savcılar,  sırtınızı yere yapıştırmaya çalışan yazarlar,  en mühimi de,  dost bildiklerinizin sırtınıza sapladığı “ kara saplı bıçaklar” vardı bu zaman dilimi içinde. 
Bitmeyen bir saygı ve ve bitmeyen bir aşk!.
Erdal ABİ / erdalozdur@bursahakimiyet.com.tr
Sevgili Karım Fatoş'a
Sen olmasaydın ben yanlışta kalırdım, sen olmasaydın ben günahta kalırdım; sen olmasaydın ben karanlıkta kalırdım; sen olmasaydın ben hayatın dışında kalırdım.
Fatoş'um;
Birbirimizi tanıdığımız günden beri, birbirimizin elini hiç bırakmadık. Sonra sen beni incitmemeye çalışarak yavaş yavaş elini avucumun içinden çekip, "Hakka yalnız yürünür" dedin.
Yolun Allah'ın rahmeti ile dolsun, yardımcın Hazreti Muhammed'in şefaati, menzilin cennetin kapısı, kavuşmamız yakın olsun.
1962 yılı benim hayatımın en güzel hadiseleri ile doludur. 15 Haziran 1962'de Bursa Hakimiyet'te ilk köşe yazım çıkmış, 2 Aralık 1962'de Bursa'da stajımı bitirip yazıhane açmış ve avukatlığa başlamıştım.
Ve bunlardan daha da önemlisi 12 Aralık 1962'de Fatoş'la tanışmıştım.
Artık sadece gazeteye makale yazmıyor, İstanbul Laleli'deki Güneş Kız Talebe Yurdu'nda kalan Tıp Fakültesi talebesi Fatoş'a da mektuplar yazıyordum.
O zamanlar, şimdiki gibi cep telefonları, 'Seni seviyorum' diye atılan SMS'ler yoktu. Heyecanla beklenen postacılar vardı.. Postacının uzattığı mektup zarfını görünce yüzlerde açılan güller ve açılan mektuptaki okunan her satırın, her kelimenin, her harfin mutlu ettiği gönüller vardı.
Hala duruyor o mektuplar ama açıp tekrar okuyamıyoruz.
Çünkü hergün birbirimize söyleyecek, bugüne kadar  hiç söylemediğimiz yeni sözler buluyoruz.
Bundan da hiç usanmadık. O mektuplar bir daha açılmadan, bizimle birlikte ebediyete intikal edecek."
Üstte okuduğunuz bu duyarlı satırlar doruklarda yaşanan ve bitmeyen bir sevgi ve saygının kahramanlarından olan, yıllar   öncede Hakimiyet Gazetesi'ndeki köşe yazılarıyla büyük ses getiren, 14. Dönem Adalet Partisi Bursa Milletvekili avukat Ertuğrul Mat'ın anılarını yazdığı kitabında yer alacak..
Mat'lar  yaşam ve mücadeleleriyle çevreye örnek mutlu bir çiftti.
Ertuğrul Mat, bir anı kitabı yazıyor..
Fatma MAT & Ertuğrul MAT
Kitap bitmek üzereyken eşi vefat etti. Şimdi kitabın ilk sayfasında yer alacak üstteki bu yazı da sevgili eşi rahmetli Fatma Mat'a bir ithaf...
Ertuğrul Mat, Hakimiyet Gazetesi'ndeki köşe yazarlığından sonra yakın dostu Ahmet Cenkçiler'le satın aldığı Millet Gazetesi'nde de başyazarlık yaptı. Eşi rahmetli Fatma Mat gazetenin Yazı İşleri Müdürlüğü'nü üstlenmişti..
Fatma Mat, Bursa'da bir gazetenin 'ilk kadın yazı işleri müdürü' olarak sorumluluk üstlendi. Günlük gazete, Bursa'da ilk kez 6 sayfa yayınlanan etkin bir yayın organı   olmuştu.
Millet Gazetesi'nde çalıştığım dönemlerde benim de Yazı İşleri Müdürlüğümü yapan Fatma Mat son derece mütevazı yapısıyla büyük bir saygı, sevgi görürdü.
Bursa basınında 'ilk kadın yazı işleri müdürlüğü' yapan Fatma Hanım eşinin milletvekili seçilmesiyle başkente taşındı ama Bursa'da çeşitli sosyal yardım kuruluşlarında görev yaptığı arkadaşlarını unutmadı. Ertuğrul Mat'a ve tüm tanıyanlarına başsağlığı diliyorum.  Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun...   

HAKSIZ ÇIKAR sağlama amaçlı çok büyük bir YALAN, insanlık dışı İFTİRA ve GASP-İRTİKAP ve nitelikli sahtekârlıkla yayılan FURYA....



17 Nisan 2015 Cuma

DUYURU VE DÂVET ::: O. Mümtaz ÇAPÇI, TEMAD Şube Başkanı & Mahmut ÖZYÜREK, Ulusal Eğitim Derneği Şube Başkanı; Konuşmacı: Arslan BULUT,

DUYURU & DAVET
Emperyalizmin büyük tarihi yalanlarından biri olan sözde “ERMENİ SOYKIRIMI” yasası Avrupa Birliği Parlamentosunda 14 Nisan 2015 günü kabul edilmiştir. Bilindiği üzere Ermeni ÖRGÜTLERİNCE 24 Nisan “Ermeni Soykırım Günü” olarak anılmaktadır.
Diğer yandan özellikle son 14 yılda “ULUSAL EGEMENLİĞİMİZ” Batı’nın ve özellikle AB-ABD’nin vesayeti altına sokulmuştur.
Hangi gerekçe ile olursa olsun ULUSAL EGEMENLİĞİNİ yitiren uluslar yok olmaya mahkûmdur.
Türk ulusu böylesine yıkıcı ve yok edici uluslararası bir plan ve tertiple karşı karşıyadır.
Soylu Türk ulusunun bir bireyi, Milli bir örgütün sorumlusu olarak sizi ve üyelerinizi;
BU TEHDİT VE TEHLİKENİN NASIL BERTARAF EDİLEBİLECEĞİNİ KONUNUN UZMANLARINDAN BİRİ OLAN ARAŞTIRMACI – YAZAR SN. ARSLAN BULUT’UN DA KATILIMI İLE TARTIŞMAK ÜZERE DAVET EDİYORUZ.
24 Nisan 2015 Cuma Günü Saat 20.00 de Isparta Öğretmen evi konferans salonunda Sn. Arslan BULUT’UN katılımları ile yapılacak KONNFERANS VE SÖYLEŞİYE katılmanız dileği ile saygılar sunuyoruz.
O. Mümtaz ÇAPÇI                                            Mahmut ÖZYÜREK
TEMAD Şube Başkanı              Ulusal Eğitim Derneği Şube Başkanı

13 Nisan 2015 Pazartesi

Ahmet YALVAÇ Ankara 1 Bölge Bağımsız Milletvekili Adayı

BİR SEVGİ ÜZERİNE; Onursal Cumhuriyet Baş Savcısı NUSRET DEMİRAL

Seni sevmek, bilirmisin neden?!
Seni övmek, bilirmisin neden?!
Böyle çok büyük bir sevgi, neden?!
Devleti, Türklüğü çok sevmenden...


Senin gelişin, Ergenekon’dan..
Sevmeyi bilmek, Türk oluşundan..
Keskin bakışın, asil kanından.
Türk’ün adıyla devlet kurmandan...


İlkeler, damarındaki kandan..
Seni görmeyen, kör olmasından!?
Büyüklüğün, Ata Türk oluşundan..
Anadolu’dan düşmanı kovmandan...


Eller, önde bağlı senin için..
Sevgide, saygıyı belleyişin..
Türk’e, Ata'sını öğretişin..
Türk’ün Devleti’ni kuruşundan...

Nusret DEMİRAL
DGM Onursal Cumhuriyet Başsavcısı
--
‎ATATÜRK GİBİ DEHALAR, ANCAK GÖRÜNÜŞTE ÖLÜRLER. 
ÖYLE İNSANLAR; BİR NESİL İÇİN DOĞMADIKLARI GİBİ, MUAYYEN BİR DEVİR İÇİN DE DOĞMAZLAR...
--
"Demokrasi, her şeyin aynası değildir." 
Nusret DEMİRAL
--

''Benim en büyük hasletim, TÜRK olarak doğmamdır!..''
Mareşal Mustafa Kemal ATATÜRK
-- ''Bizler; 
Gözünde Vatanını, 
Gönlünde ATATÜRK ilke ve İnkılaplarını tutabilen, 
Vicdanında dinini saklayabilen, 
Milliyetçilik ve laiklik düşüncesi içinde görev yapanlardanız...''
Nusret DEMİRAL
--
''Yaşayan herşey bazı izler bırakır.. 
Biz onlardan bir ders çıkaracak kadar zeki isek, bu izlerin bir anlamı olur...'' 
Mareşal Mustafa Kemal ATATÜRK
--
''Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. 
En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır.'' 
Mareşal Mustafa Kemal Atatürk
-- ''Şerefle bitirilmesi gereken en ağır görev, HAYAT'tır!'' Nusret DEMİRAL
-- 
''Muhterem Milletim'e şunu tavsiye ederim ki; sinesinde yetiştirerek başına taç ettiği adamların kanındaki ve vicdanındaki cevheri asliyi çok iyi tahlil etmek dikkatinden, bir an tevakki etmesinler...'' Mareşal Mustafa Kemal ATATÜRK
--
E-posta ile gönderdiğim tüm demokratik protesto, bilgi, haber, yorum ve sosyal/siyasal içerikli paylaşımlar TC Anayasa'sının;
MADDE 24/3: Kimse, dinî ayin ve törenlere katılmaya, dinî inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dinî inanç ve kanaatlerin den dolayı kınanamaz ve suçlanamaz.
MADDE 25 Herkes düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir.
MADDE 26 Herkes düşünce ve kanaatlerini; söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir.

YGK: Şiddet çağrısı içermedikçe sözlü ve yazılı ifadedeler cezalandırılamaz.
Bu düşünceler şok edici bile olsa...
(Yargıtay Genel Kurul Kararı)

Demokratik düşünce ve kanaatlerimin engellenmesi ve/veya şiddet/baskı altına alınması, bu nedenle, "hakkımda olası her türlü anti-demokratik yasal girişimi" TC Anayasası, AİHM ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi kapsamında, her türlü yasal haklarım saklı kalmak üzere, peşinen reddederim...

MAVİ KİTAP'A HAYKIRIŞ, Serdar KOÇAK_Ulusal Haber, Ulusal Ajans


MAVİ KİTAP'A HAYKIRIŞ 
Serdar KOÇAK

6 Nisan 2015 Pazartesi

Ahmet Çaylıoğlu, Millet Partisi - İstanbul 1. Bölge Milletvekili Adayı

Ahmet Çaylıoğlu
AYKUT EDİBALİ’NİN Başkanı olduğu Millet Partisinin İstanbul 1. Bölge Milletvekili Adayı
Çaylıoğlu genç yaşında siyasetin içinde oldu. Aynı zamanda ticari hayatında da başarılı olan Çaylıoğlu 7 Haziran Milletvekili seçimlerinde biz de varız, halka hizmet hakka hizmettir diyerek siyasi yaşamına start verdi. Türkiye’nin sorunlarını biz biliyoruz. Biz kirlenmemiş, geçmişi temiz ve geleceği de temiz olan partiyiz. Milletin sorunlarını Milletin partisi çözer, diyerek partisinin görüş ve düşüncelerini şöyle açıkladı:
TÜRKİYE CUMHURİYET TARİHİNİN EN BÜYÜK KRİZİNDEN GEÇMEKTEDİR.
Bütün akılları şaşırtan, gönülleri karartan bu kriz fırtınasında, izler kaybolmuş, pusulalar şaşırmış, ölçüler şaşmış, siyaset iyice kirlenmiştir.
Siyasiler, ilim asrında ilme gözlerini kapamış, halkın sesine kulak vermez, fakir, fukarayı, öksüzü, çaresizi, yaşlıyı, el emeğini, göz nurunu, bilimi, kültürü, sanatı korumaz ve esirgemez, halkın sesine kulak vermez, gönül rızasını aramaz, aldatmayı da marifet sayar olmuşlardır.
Ülkeyi batma noktasına getiren eski, kirlenmiş, vurgunlara müsait hale gelmiş siyasi sistemin bu hali, siyasilere her türlü maskeyi takarak, vatandaşı kandırma ve aldatma yarışını hızlandırma imkânı sunmuştur.
Bu seçim komedisi kazananlara bitmek bilmeyecek bir beş sene daha devleti batırmak pahasına, vurgunlara, vurgun ilave etme fırsatını verebilir.
Hilede uzmanlaşmış profesyonellerin, Türkiye’nin sağlayacağı servet, nüfus itibar ve ranttan yararlanmak için girmeyeceği kılık, istismar etmeyeceği, değer yoktur.
Amacımız, milletimizin yeni aldanışlarına fırsat vermemek, siyaseti mihenge vurmak için ölçüler sunmak olmalıdır, diye düşünüyoruz.
Ahmet Çaylıoğlu
Millet Partisi, İstanbul 1. Bölge
Milletvekili Adayı
Ülkenin servetinin neredeyse yarıdan fazlasını soyduran, bu krize sebep olan şeyin, siyaset olduğunu, akıl, vicdan ve insafı kaybolmamış her vatandaş kabul ediyor.
Ülkeyi iflasın eşiğine getiren bu durum karşısında, umutsuz olup acınmak, dövünmek yerine, hastalığı tedavi etmek için hemen işe koyulalım.
Umutla, sağduyu ile bilimle ve derin düşünce ile! Elbette insafı elden bırakmayarak, adaletten zerre kadar sapmayarak, iyiyi kötüden, faydalı olanı, zararlı olandan ayırt ederek, ülkemiz toplumumuz için, hayırlı, doğru, faydalı, verimli, aydınlık bir yol bulalım.
 Cehaletten, peşin hükümden, kinden, düşmanlıktan uzak, sadece hayrı murat ederek bir akıl, bilim ve hikmet seferi açalım. Unutmayalım ki, millet
Olarak beş bin yılı bulan tarihimizde, bu krizlerin devede kulak kalacağı, büyük felaketlerden, musibetlerden geçmişiz. Bunların her birinden Allah’ın izni ve gayretli, himmetli rehberlerin, liderlerin bilgelikleri, istikametleri ve isabetli reyleri sayesinde ve milletin fedakârlığı ve çabaları ile benzer krizlerden çok daha ağır, acımasız olanların üstesinden gelmeyi bilmişizdir.
Aklımızda bu umut ışığı yandıkça, doğruyu bulup, hikmeti baş üstü tuttukça, çabalarımızla aşamayacağımız hiçbir engel yoktur, Allah’ın izni ile.
Nereden bakarsak bakalım, ne dersek diyelim, bir ülkenin sıkıntılarından, problemlerinden birinci derecede sorumlu olan kurum SİYASET tir.
 Bu yüzden öncelikle siyasetin, siyaseti kuran, yöneten, denetleyen temel kanunlarının, siyasetin ülke meselelerini çözmekteki başarıyı sağlayacak, ülkenin bütün insanlarını hür mutlu, müreffeh ve zengin hale getirmek için, kimler tarafından ne şekilde yönetileceğini belirten hukukunu oluşturarak, Hakkın, ilmin, faziletin hâkimiyetini, milletin iradesinin mecliste tecellisini sağlayacak ve halkın korkusuzca, istediği, bildiği temsilcilerini seçmesini ve seçtiklerini de murakabe edebilme imkanı verecek şekilde düzenlenmesi gereklidir.
Bu değişiklikler sağlanmadan yapılacak her seçimin; vatandaşı aldatmaya yarayan boşuna bir oyalama olduğu unutulmamalıdır. “Siyaseti yalandan, dolandan, riyadan kurtarıp, ibadetin kardeşi haline getirecek böyle hayırlı bir çabanın başlatılması zarureti vardır. Onun için diyoruz ki: Hangi gurup, cemaat siyasi organizasyon içerisinde olursak olalım, kalbimiz neye meylediyorsa etsin, içinde bulunduğumuz buhranı atlatabilmemiz için beraberce yanlışlara ve kötülüklere karşı mücadele edebilme kabiliyetini geliştirebilmeliyiz.
Topyekûn milli ıstırabımızı dindirme ulvi gayesini taşıyan böyle bir çabada fikirlerinizle ve mesainizi de umut ederek destek bekliyoruz, dedi.
HİÇ BİR ZAHMETE KATLANMADAN, HİÇ BİR ÇABA SARF ETMEDEN PARTİLERİN BİZE OY VERİN SİZE MUTLULUK VERELİM KANDIRMACASINA, KOLAYCILIĞINA ALDANMAYIN!
MÜCADELESİNE KATILMADIĞINIZ, ÇİLESİNE KATLANMADIĞINIZ BİR HAREKET SİZE ANCAK YENİ EFENDİLER KAZANDIRACAKTIR. UNUTMAYIN!
OYUNUZU NAMLUNUZDA KALAN SON KURŞUN GİBİ İSABETLE KULLANIN! 

SİZİ BİR PARTİYE DEĞİL HAK'KA ÇAĞIRIYORUZ
DEĞERLİ KARDEŞLERİM,
ARTIK KARANLIĞIN SONUNA GELDİK.
AYDINLIK VE GÜZEL TÜRKİYE'MİZİ GÖNÜL GÖZÜNLE GÖREBİLİRSİN.
ŞİMDİ GAYRET ZAMANI, GÖREV ZAMANI!
KALK, İNAN! 
VE

MUHTEŞEM TÜRKİYE'NİN
ŞEREFLİ KURUCULARI ARASINA 
SEN DE KATIL!

1 Nisan 2015 Çarşamba

AJANS PRESS ::: "TÜRKLERİN TIP KARNESİ"

AJANS PRESS
Medyadaki Gözünüz
31.03.2015
Basın Bildirisi:

TÜRKLERİN TIP KARNESİ
Yüz naklinden diyabetin tedavisine kadar uzanan geniş bir yelpazede, dev operasyonların ilk sahipleri, kritik hastalıkların ilk kaşifleri onlar. Bilgileri ve cesur hamleleriyle, tıp alanında tüm dünyanın takip edeceği yeni yolları onlar açtılar.
Ajans Press, son dönemdeki başarılarıyla uluslararası alanda adından söz ettiren o doktorları derledi.
TIP LİTERATÜRÜNÜN ÖNCÜLERİ
Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Ömer Özkan, Türkiye’de ilk “yüz nakli” gerçekleştiren isim. Ünlü cerrah aynı zamanda Türkiye’de ilk çift kol nakli ve dünyada kadavradan ilk rahim naklini yapan kişi olarak bilinmekte. Ömer Özkan, başarılı operasyonlarının ardından basında 5.987 kez yer aldı.
Robotik açık kalp ameliyatlarının Türkiye'de yaygınlaşması için bir kamu hastanesinde Robotla açık kalp cerrahisi programını ilk olarak başlatan Prof. Dr. İhsan Bakır, bir hastada robotla tek cerrahi seansta 4 kalp hastalığını birden tedavi ederken bir başka hastada da robot yardımıyla kalpte bulunan bir tümörü çıkarmayı başardı. Bakır’ın başarılı operasyonlarının sonucu olarak ise hakkında tam 331 haber yapıldı.
CESARET VE BİLGİNİN GÜCÜ
Doç. Dr. Alper Çelik; ilk kez 2011’de gerçekleştirdiği “şeker ameliyatı” ile diyabet hastaları için ümit oldu. Çelik, dünyada bu operasyonu yapabilen 7 doktordan biri ; Türkiye’de ise tek doktor. Günümüze kadar yüzlerce ameliyatta diyabete son veren uzman doktor; tıp alanının medyatikler kadrosuna dahil olarak tam 350 haberde adından söz ettirdi.
2012’de Dr. Nihat Tanfer, bir ilki başararak hayvan kemiğinden yaptığı “yapay çene” ile çene kemiği eriyen ve diş şansı olmayan bir hastanın umudu oldu. Bu devrim niteliğindeki operasyon, toplam 115 kez medyada yer buldu. Hastanın uyutulması risk teşkil ettiği için, ilk lokal anestezi ile açık beyin ameliyatını gerçekleştiren Prof. Dr. Sertaç İşlekel; 2013 yılındaki bu başarısı ile oldukça konuşuldu. Başarılı cerrah hakkında toplam 51 haber yapıldı.
* Medya verileri Ajans Press’in takibinde olduğu 3.292 adet ULUSAL VE YEREL yazılı mecradan derlenmiştir. 
**Daha Fazla bilgi için;  AJANS PRESS / Burcu Çevikbaş (212) 370 1123 / burcu.cevikbas@ajanspress.com.tr