“Sen
olmasaydın ben yanlışta kalırdım,
sen
olmasaydın ben günahta kalırdım;
sen
olmasaydın ben karanlıkta
kalırdım;
sen olmasaydın ben hayatın
dışında
kalırdım.” derdim.
Tanıştığımız
ilk günden beri, birbirimizin elini hiç bırakmamıştık. Sonra sen beni
incitmemeye çalışarak yavaş yavaş elini avucumun içinden çekip “Hakka yalnız
yürünür “ dedin. Ve beni karanlıkta bıraktın. Yolun Allah’ın rahmetiyle dolsun,
yardımcın hazreti Muhammedin şefaati, menzilin cennetin kapısı, kavuşmamız
yakın olsun. Birbirini
seven iki kişiden birinin ölmesi, önden gidip diğerini beklemesidir.
ERİŞİM, İLETİŞİM, VE "KİTAP İSTEK" BİLGİLERİ
BU KİTAP "TARİHE NOT DÜŞMEK İÇİN" YAZILMIŞTIR. BU NEDENLE ÜCRETSİZDİR
BU KİTAP "TARİHE NOT DÜŞMEK İÇİN" YAZILMIŞTIR. BU NEDENLE ÜCRETSİZDİR
Ertuğrul MAT, Avukat - 14. Dönem Bursa Milletvekili
Nasuh Akar Mahallesi 1407. Sokak, Dostlar Sitesi A-Blok, No: 5/15 - Kat: 1 06520 - Çankaya / ANKARA
TEL: 0312 28512 51 - FAKS: 0312 286 63 25
GSM: 0 532 261 99 90 - e.MAİL: ertugrulmat@gmail.com
SUNUŞ
Bu
kitapta, son elli yılın Bursa’sından, Bursa’nın politik yapısından, bazı
Bursalı politikacı çehrelerinden kesitler bulacaksınız. Bursa’da 1962’de
başlayan demokrasi yolculuğumuzun hikâyesini, tabii ki kendi görüş ve
yorumlarımızla anlatmaya çalışacağız. 27 Mayıs ihtilâlinden sonra 1961 de
başlayan seçimlerden bugüne, demokrasiye ulaşmaya çalışıyoruz. Kâbe’ye doğru
yola çıkan karınca misali, tam demokrasiye ulaşmanın kolay olmadığını bile bile
bu yola çıkmış, bu yolda ölmeyi göze alınışın hikayesidir bu.
İnsanların
geçmişlerine projektör tutulmasından hoşlanmadıklarını, kendimden biliyorum. Bu
yüzden geçmişteki son elli yıla tutulan
projektörün aydınlattığı olayların, sadece bazı dostların veya bazı karşıtların
çehresini değil; aynı zamanda, ayna
karşısında gördüğüm çehrenin geçmişini
de aydınlatıp, bana göstermesini
istedim.
Politika
sadece partiler arası bir kavga değil, aynı zamanda parti içi bir kavgadır da.
Bu yüzden değirmen gibi dost ve dostluk
öğütür. Beraber yola çıktıklarınızla, yolun sonunda, bir gün yarışmak
mecburiyetinde kalır; kazanma ve daha öne geçme hırsıyla politikanın gereği
gibi görünen şeyin, karakteriniz, ahlaki kurallarınız ve inançlarınız üzerinde
ne kadar tahripkâr bir tesir icra ettiğini, o projektörün aydınlattığı
sizin ve arkadaşlarınızın geçmişinde görürsünüz.
Politikada
yaşadıklarımız anlatılırken bazı eski dostlara haksızlık yaptığımızı
düşünmeyiniz; niyetimiz Onların veya bazı karşıtlarımızın hatıralarını
zedelemek değil. Çünkü anlatılan, politikacının kirliliği değil; politikanın
insan karakterleri üzerindeki tesirleridir.
Yarım asrı
aşan bu süreç içinde Bursa’yı parlamentoda temsil etmek şerefine 135
milletvekili ve 8 senatör ulaşmıştır.
Lütfen bir düşününüz, kaçını hatırlıyorsunuz? Unutmayınız, hatırlananlar, iz bırakanlardır. Bana göre,
1980 öncesinden İhsan Sabri Çağlayangil, Şeref Kayalar, Ahmet Türkel, Mehmet Turgut, Kasım Önadım,
Cemal Külahlı, Barlas Küntay, Sadrettin Çanga, İbrahim Öktem. 1980 sonrası
dönemden ise, Turhan Tayan, Cavit Çağlar, Mehmet Gazioğlu, Abdülkadir Çenkçiler, Fethi Akkoç, Ertuğrul Yalçınbayır, Faruk
Çelik ve Bülent Arınç iz bırakanlardandır.
Politikada,
parti içi mücadele dengelerinin neticesinde, bazıları parlamentoya birkaç dönem
gitmek fırsatı bulurlar. Ama renksiz oldukları için iz bırakmazlar. Az seçilenlerden bazıları da, Kemal
Paşazadenin Yavuz Sultan Selim için söylediği gibi, “ikindi güneşi
gibi, ömürleri az, gölgeleri uzun ” olanlardır. Tarih
çok seçilenleri değil, iz bırakanları yazar.
“ Ya
sen? ”
diyecek olursanız. Bilmiyorum.
Bazen
kendi kendime, “ Eğer parlamentodan
ayrılmandan tam kırk sene sonra, Bursa basının Erdal Özdür, Ahmet Emin Yılmaz, Dr. Murat Kuter gibi usta
kalemleri senden bahseden yazılar
yazıyorsa “ diye düşünüyor, mutlu
oluyorum . Bazen de , “ Bursa Ansiklopedisini yazmak iddiasını taşımış bir
kalem, ‘Ertuğrul Mat-Avukat-Bursa Milletvekili-Emlakçı-Silahlı saldırıya
uğradı-Yaralandı. 20 Ağustos 1975'te Hürses 'i yayımlamaya başladı 16 Şubat
1976'da gazetesinin adını “Milletindir Hakimiyet olarak değiştirdi’ diye yalan
yanlış hatırlıyor, seni emlakçı Necati Sevinç ve çıkarmaya çalıştığı
gazetelerle karıştırıyorsa; Millet
Gazetesini de, sadece Kamil Koç’un bir
gazetesi olarak yazıyor, ilk yazısı 15
Haziran 1962’ de neşredildikten sonra on seneye yakın bir zaman köşe yazısı
yazmış, siyasi polemiklere imza atmış, Mehmet Ohri’den sonra yaşayan en
yaşlı basın mensubu olmana rağmen gazeteci
sayılmıyorsan , ‘Mutlu olmaya hakkın yok ‘ diyor ve
hayıflanıyorum. Sonra arkama dönüyor, gölgeme bakıyorum; gördüklerimi, size de
bu kitapta gösterebilirsem, Ertuğrul
Mat’ın gölgesinin uzun mu, kısa mı olduğuna kendiniz karar verirsiniz. Saygılarımla., Ertuğrul
MAT
BURSA
GÜNLERİ
Bursa’da
Kendime Yeni Bir Siyaset Dünyası Kuracaktım...
Askerlikten
tezkere alıp İstanbul’a döndüğümde, Yassıada davaları devam ediyordu. Siyaset
arkadaşlarımın bir çoğu ya Balmumcu’ ya tıkılmış, ya da memleketlerinde
soluğu almışlardı. İstanbul’da yapayalnız kalmıştım. Oysaki siyaset yalnız
yapılmazdı.
Ben de
Sezar’ın, “ Roma’da üçüncü olmaktansa, Galya’da birinci olurum” sözünü
hatırlamış, Bursa’ya gitmeye karar vermiştim. Orada kendime yeni bir dünya
kuracak, yeni, mücadele arkadaşları edinecektim. Bursa’da teyzemler ve
dayımlardan başka kimseyi tanımıyordum. Kader bu ya, teyzemin çocukları Adalet
Partisi’ni, dayımın çocukları da CHP’ni tutuyorlardı.
Teyzemin
oğlu Recep Barışıcı hayata pozitif bakar, insana enerji verirdi. Bursa’da
siyasi ve adli dünyada yer almamda çok tesiri olmuştu. Siyasetle fiilen
ilgilenmezdi amma, siyaset dışı hayata bakışımız birbirine çok benzerdi.
Aşka inanır, “ aşk için yaşanır” diyen romantiklerdendik. Bu
inançlarımızla mutluluğu da yakalamıştık. . Teyzemin diğer oğlu Rüştü o
günlerde İstanbul’da okuyordu. İlerde siyasetle meşgul olacak, Bursa Belediyesi
ve Bursa Ticaret Odası Meclis’lerinde kendisine saygın bir yer edinecekti.
Dayımın
büyük oğlu Nurettin Ağabey hem CHP içinde bir ağırlığa sahipti, hem de
CHP’yi tutan Yeni Ant Gazetesinde Bedii Faik, Doğan Nadi tarzında bir iki
cümlelik küçük fıkralar yazardı. Bursa günlerimde dayızadelerimle sık sık bir
araya gelir, aile bağlarının siyaseti dışarda bırakan gücüyle güzel anlar
yaşardık.
O zamanlar
Bursa’da ipek kozaları vardı. Zamanı gelince Koza Han’da kozalar sergilenir,
bir nevi koza borsası kurulurdu.
İpek
böceği(tırtıl) kozasını ördükten sonra, kozayı parçalayıp dışarı çıkar. Koza
parçalanınca ipek iplikleri ziyan olur. Bunun için ipek böceğinin (tırtılın)
kozayı parçalamasına imkân vermeden, kozalar sıcak suya atılıp içindeki ipek
böceği öldürülür. Ben de bir dut yaprağındaki tırtıl gibi, tek başıma Bursa’da
siyasi kozamı örecektim. Önemli olan, politikanın kaynayan kazanında yanmadan,
ördüğüm kozadan çıkıp Bursa politikasında yer almaktı.
Bu
kitapta, tek başına siyasi kozasını örmeye çalışan genç bir avukatın “
Bursa Günlerini” okuyacaksınız.
“ Bursa’da
zaman” sadece “ Eski bir cami avlusu” nda oturmak ve “ Mermer şadırvanda şakırdayan “ su sesini
dinlemekle geçmemişti. Parti içi kavgalar, yakanıza yapışan savcılar,
sırtınızı yere yapıştırmaya çalışan yazarlar, en mühimi de,
dost bildiklerinizin sırtınıza sapladığı “ kara saplı bıçaklar” vardı bu
zaman dilimi içinde.
Bitmeyen bir saygı ve ve bitmeyen bir aşk!.
Erdal ABİ / erdalozdur@bursahakimiyet.com.tr
Sevgili Karım Fatoş'a
Sen olmasaydın ben yanlışta kalırdım, sen olmasaydın ben günahta kalırdım; sen olmasaydın ben karanlıkta kalırdım; sen olmasaydın ben hayatın dışında kalırdım.
Fatoş'um;
Birbirimizi tanıdığımız günden beri, birbirimizin elini hiç bırakmadık. Sonra sen beni incitmemeye çalışarak yavaş yavaş elini avucumun içinden çekip, "Hakka yalnız yürünür" dedin.
Yolun Allah'ın rahmeti ile dolsun, yardımcın Hazreti Muhammed'in şefaati, menzilin cennetin kapısı, kavuşmamız yakın olsun.
1962 yılı benim hayatımın en güzel hadiseleri ile doludur. 15 Haziran 1962'de Bursa Hakimiyet'te ilk köşe yazım çıkmış, 2 Aralık 1962'de Bursa'da stajımı bitirip yazıhane açmış ve avukatlığa başlamıştım.
Ve bunlardan daha da önemlisi 12 Aralık 1962'de Fatoş'la tanışmıştım.
Artık sadece gazeteye makale yazmıyor, İstanbul Laleli'deki Güneş Kız Talebe Yurdu'nda kalan Tıp Fakültesi talebesi Fatoş'a da mektuplar yazıyordum.
O zamanlar, şimdiki gibi cep telefonları, 'Seni seviyorum' diye atılan SMS'ler yoktu. Heyecanla beklenen postacılar vardı.. Postacının uzattığı mektup zarfını görünce yüzlerde açılan güller ve açılan mektuptaki okunan her satırın, her kelimenin, her harfin mutlu ettiği gönüller vardı.
Hala duruyor o mektuplar ama açıp tekrar okuyamıyoruz.
Çünkü hergün birbirimize söyleyecek, bugüne kadar hiç söylemediğimiz yeni sözler buluyoruz.
Bundan da hiç usanmadık. O mektuplar bir daha açılmadan, bizimle birlikte ebediyete intikal edecek."
Üstte okuduğunuz bu duyarlı satırlar doruklarda yaşanan ve bitmeyen bir sevgi ve saygının kahramanlarından olan, yıllar öncede Hakimiyet Gazetesi'ndeki köşe yazılarıyla büyük ses getiren, 14. Dönem Adalet Partisi Bursa Milletvekili avukat Ertuğrul Mat'ın anılarını yazdığı kitabında yer alacak..
Mat'lar yaşam ve mücadeleleriyle çevreye örnek mutlu bir çiftti.
Ertuğrul Mat, bir anı kitabı yazıyor..
Kitap bitmek üzereyken eşi vefat etti. Şimdi kitabın ilk sayfasında yer alacak üstteki bu yazı da sevgili eşi rahmetli Fatma Mat'a bir ithaf...
Ertuğrul Mat, Hakimiyet Gazetesi'ndeki köşe yazarlığından sonra yakın dostu Ahmet Cenkçiler'le satın aldığı Millet Gazetesi'nde de başyazarlık yaptı. Eşi rahmetli Fatma Mat gazetenin Yazı İşleri Müdürlüğü'nü üstlenmişti..
Fatma Mat, Bursa'da bir gazetenin 'ilk kadın yazı işleri müdürü' olarak sorumluluk üstlendi. Günlük gazete, Bursa'da ilk kez 6 sayfa yayınlanan etkin bir yayın organı olmuştu.
Millet Gazetesi'nde çalıştığım dönemlerde benim de Yazı İşleri Müdürlüğümü yapan Fatma Mat son derece mütevazı yapısıyla büyük bir saygı, sevgi görürdü.
Bursa basınında 'ilk kadın yazı işleri müdürlüğü' yapan Fatma Hanım eşinin milletvekili seçilmesiyle başkente taşındı ama Bursa'da çeşitli sosyal yardım kuruluşlarında görev yaptığı arkadaşlarını unutmadı. Ertuğrul Mat'a ve tüm tanıyanlarına başsağlığı diliyorum. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun...
Sevgili Karım Fatoş'a
Sen olmasaydın ben yanlışta kalırdım, sen olmasaydın ben günahta kalırdım; sen olmasaydın ben karanlıkta kalırdım; sen olmasaydın ben hayatın dışında kalırdım.
Fatoş'um;
Birbirimizi tanıdığımız günden beri, birbirimizin elini hiç bırakmadık. Sonra sen beni incitmemeye çalışarak yavaş yavaş elini avucumun içinden çekip, "Hakka yalnız yürünür" dedin.
Yolun Allah'ın rahmeti ile dolsun, yardımcın Hazreti Muhammed'in şefaati, menzilin cennetin kapısı, kavuşmamız yakın olsun.
1962 yılı benim hayatımın en güzel hadiseleri ile doludur. 15 Haziran 1962'de Bursa Hakimiyet'te ilk köşe yazım çıkmış, 2 Aralık 1962'de Bursa'da stajımı bitirip yazıhane açmış ve avukatlığa başlamıştım.
Ve bunlardan daha da önemlisi 12 Aralık 1962'de Fatoş'la tanışmıştım.
Artık sadece gazeteye makale yazmıyor, İstanbul Laleli'deki Güneş Kız Talebe Yurdu'nda kalan Tıp Fakültesi talebesi Fatoş'a da mektuplar yazıyordum.
O zamanlar, şimdiki gibi cep telefonları, 'Seni seviyorum' diye atılan SMS'ler yoktu. Heyecanla beklenen postacılar vardı.. Postacının uzattığı mektup zarfını görünce yüzlerde açılan güller ve açılan mektuptaki okunan her satırın, her kelimenin, her harfin mutlu ettiği gönüller vardı.
Hala duruyor o mektuplar ama açıp tekrar okuyamıyoruz.
Çünkü hergün birbirimize söyleyecek, bugüne kadar hiç söylemediğimiz yeni sözler buluyoruz.
Bundan da hiç usanmadık. O mektuplar bir daha açılmadan, bizimle birlikte ebediyete intikal edecek."
Üstte okuduğunuz bu duyarlı satırlar doruklarda yaşanan ve bitmeyen bir sevgi ve saygının kahramanlarından olan, yıllar öncede Hakimiyet Gazetesi'ndeki köşe yazılarıyla büyük ses getiren, 14. Dönem Adalet Partisi Bursa Milletvekili avukat Ertuğrul Mat'ın anılarını yazdığı kitabında yer alacak..
Mat'lar yaşam ve mücadeleleriyle çevreye örnek mutlu bir çiftti.
Fatma MAT & Ertuğrul MAT |
Ertuğrul Mat, Hakimiyet Gazetesi'ndeki köşe yazarlığından sonra yakın dostu Ahmet Cenkçiler'le satın aldığı Millet Gazetesi'nde de başyazarlık yaptı. Eşi rahmetli Fatma Mat gazetenin Yazı İşleri Müdürlüğü'nü üstlenmişti..
Fatma Mat, Bursa'da bir gazetenin 'ilk kadın yazı işleri müdürü' olarak sorumluluk üstlendi. Günlük gazete, Bursa'da ilk kez 6 sayfa yayınlanan etkin bir yayın organı olmuştu.
Millet Gazetesi'nde çalıştığım dönemlerde benim de Yazı İşleri Müdürlüğümü yapan Fatma Mat son derece mütevazı yapısıyla büyük bir saygı, sevgi görürdü.
Bursa basınında 'ilk kadın yazı işleri müdürlüğü' yapan Fatma Hanım eşinin milletvekili seçilmesiyle başkente taşındı ama Bursa'da çeşitli sosyal yardım kuruluşlarında görev yaptığı arkadaşlarını unutmadı. Ertuğrul Mat'a ve tüm tanıyanlarına başsağlığı diliyorum. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder