23 Temmuz 2016 Cumartesi

DR. HÜSEYİN GÜLER “ŞİMDİKİ” MERSİN’İ, DERVİŞ SÖNMEZ'E ANLATTI

DR. HÜSEYİN GÜLER “ŞİMDİKİ” MERSİN’İ, DERVİŞ SÖNMEZ'E ANLATTI
CHP 22. Dönem Mersin Milletvekili Dr. Hüseyin Güler, şimdiki “Mersin”i derviş’in zikri’ne (Derviş Sönmez'e) anlattı. Dr. Hüseyin Güler, “Şimdiki Mersin" güncel süreçte yoğun bir travma yaşıyor. Bu sebeple, insanlar da Mersin’i terk ediyor” dedi.
Derviş Sönmez: 
Milletvekilliğinin ardından siyaset arenasında pek Hüseyin Güler’i göremedik.
Hüseyin Güler: Siyaset yaşamın ta kendisidir. Bu yüzden siyasetten kopmuş olmadık. Sadece ülkede yaşanılan olaylar karşısında isyanımız var. Bu vesileyle de bir şeyler yapmanın çabası içerisindeyiz. Böyle gelmiş, böyle gitmemeli.
Derviş Sönmez: 
Şu an Ankara’dasınız. Nasıl bir Mersin profili var dışarda?
Hüseyin Güler: Mersin dışardan bakıldığında sadece adli olaylarla gündeme gelen bir kent görünümünde maalesef. Hayallerin karamsarlığa dönüştüğü bir memleket olma yoluna gidiyor Mersin. Mersin ki kültürüyle, siyasetiyle, sohbetiyle ve hayalleriyle çok değerli bir kent. Ama baktığımız zaman şimdi Mersin şimdi yoğun bir travma yaşıyor. Bu sebeple de insanlar da Mersin’i terk ediyor. Müthiş bir kısır döngü var. Mersin siyaseten belirleyici aktörlerden yoksun ilerliyor. Polemiklerle meşgul olan kent pozisyonuna düştü. Bu şekilde bir ilerleme bekleyemezsiniz. Halbuki fikir üreten bir Mersin olmalı.
Derviş Sönmez: 
Mersin’i belki de artık Suriyeliler ilerletecektir. Ne dersiniz? Malum vatandaşlık da alabileceklerine göre.
Hüseyin Güler: Vatandaşlıktan daha ötesini düşünmek lazım. Bu bir kaostur, bu bir krizdir. Suriye, bir günde bu hale gelmedi. Bir kuluçka dönemi süreci yaşandı. Dışardan getirilen, leş kargaları diye tabir ettiğim muhalif gruplar getirildi. Bugün yaşanılanların altyapısı hazırlandı. Bu yüzden yaşanılanları vatandaşlıktan öte düşünmek lazım. Mersin’de 400 bine yakın bir Suriyeli nüfusu var. Bunlar kim, mağdur mu, mazlum mu yoksa IŞİD benzeri örgütlerin barındığı bir oluşumun altyapısı mı? Bu yüzden Mersin Allah’a emanet. Bakınız, Mersin ve Adana’ya baktığınızda çok rahat karıştırılabilecek illerin başında geliyor.  Bu açıdan baktığınızda vatandaşlık konusunu düşünmek bile akla ve mantığa sığmaz. Hükümetin basiretsizliğinden dolayı Mersin bu ağır bedeli ödeyecek. Mersin’de Suriyelilerin öbek öbek yaşadığı mahalleler oluştu. Belli bölgelere gruplar halinde yerleştiler. Mersin bunu kontrol edemiyor. Bu nasıl bir potansiyel tehlikedir bir düşünün. Dünyanın hiçbir noktasında, saflıktan öte dışardan göçle gelen topluluklara bu kadar imtiyaz sağlanmaz. Mersin bunları hak etmiyor. Mersin huzuru hak ediyor, bereketi hak ediyor. Mersin 32 tane tehlikeli potansiyeli taşıyor. Birincisi etnik tehlike. Diğeri mezhep çeşitliliği. Son olarak da mülkiyet tehlikesi. Topraklar Mersin’de el değiştirmeye başladı dikkat edin. Siyasetin Mersin için ciddi anlamda ve acil bir şekilde çözüm bulması, üretmesi gerekiyor. Mersin için ortak akıl ve ortak irade konulmalı. Mersin’e Mersinliler olarak sahip çıkacağız. Dışardan birileri gelsin de bu işi çözsün demeyeceğiz.
Derviş Sönmez: 
Bir de nur topu gibi bir Akkuyu Nükleer Santralimiz oldu.
Hüseyin Güler: Akkuyu meselesinde şunu düşünmek lazım. Doğru zamanda, doğru yerde doğru insanlarla beraber olmak gerekmektedir. Yer ve mekan olarak baktığınızda Akkuyu doğru tercih değildir. Şimdi Türkiye’ye son teknolojiyi getirebilirsiniz ama bunu kontrol edebilecek dinamik gücünüz var mı? Biz bugün daha birçok şeyi kontrol edemezken bu son teknolojiyi nasıl kontrol edeceksin? Enerji politikamız bu anlamda yanlış. Türkiye’deki elektrik enerjisinin yüzde 60’ı termik santrallere bağlı. Bir de enerji alımı ya da kontrolünü tek ülkeye verdiğinde otomatikman o ülkeye bağımlı olursun. Sorun enerji de değil, enerjide yenilenebilir enerjiyi kullanırsın sorunu çözersin. Ülkemizde ve Mersin’de yenilenebilir enerji potansiyeli fazlasıyla var.
Derviş Sönmez: 
Mersin’in meşhur bir de otogar sorunu var. Ankara’dan nasıl görünüyor otogarımız?
Hüseyin Güler: Bakın bu çok ciddi bir tehlike. Mersin’de bir otogar sorunu var çözülemeyen. Tekrar ediyorum ve üstüne basa basa bir kez aha vurguluyorum; bu sorun çok büyük tehlike barındırıyor.  Bu iş hukuktan önce uzlaşmayla çözülebilirdi. Bakın bu sorun etnik çatışmayı da beraberinde getirebilir. Otogar ağırlıklı Kürt işadamlarının faaliyetinde. Sorunun diğer tarafında milliyetçi kanat var. Bu nasıl etnik bir tehlikeyi barındırıyor. Bu sorunun bir an evvel toplumsal bir infiale yol açmadan çözülmesi gerekmektedir. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder