MEDYANIN TARİHİ GELİŞİMİ
Nevzat Laleli
HAY-DER Gen. Başkanı
En güçlü silah, Medya kitabım (1)
İlk insan Adem (a.s) dan bu yana
insanlar; kendi fikirlerini başkalarına ulaştırmak, onların da aynı fikirleri
taşımalarını sağlamak, böylece kendi taraftarlarının sayısını artırarak toplum
içinde güçlenmek istemişlerdir. Zira ilk insan Hz. Âdem (a.s) bir Peygamberdir
ve Allah’ın emir ve yasaklarını önce kendi çocukları, sonra onların çocukları
ve diğer kuşaklara iletmekle mükelleftirler.
Hz. Âdem’in çocukları Habil ve
Kabildir. Habil, babasının yolunun yolcusu olduğu halde Kabil, hem ibadetlerini
eksik yaptı ve hem de kurbanı Allah katında kabul edilmediğinden kardeşini
kıskanarak ve onu öldürmüştür. Böylece de Batıl (yanlış yolun) temsilcisi
durumuna düşmüştür.
İşte o günden bu yana insanlar ya
hak tarafında veya batıl tarafta yer almışlardır. Kıyamete kadar da bu süreç
devam edecektir. Hak tarafındakiler için iş kolaydır. Aklın ve mantığın kabul
edeceği delillerle insanlara hakkı kabul ettirmek her zaman mümkündür. Fakat
Batıl taraftakiler, kendilerine ve yaptıkları yanlışlara taraftar kazanmak için
onlara ulaşabilmeleri lazımdır. Ellerine
geçirdikleri her imkânı kendi fikirlerini yaymak ve toplumu fikri narkoz altın
alarak uyuşturmak, böylece kendi yanlarına çekmeye çalışmışlardır. İnsanları
kendi yanlarına çekebilmek için onların takip ettikleri yol “şartlandırma yolu” dur.
“Kırk gün bir insana deli denilse, o insan deli olur (deli olduğuna
inanır)” şeklindeki atasözümüz, batıl fikirlerin insan topluluklarına
ulaştırılmasında kullandıkları metot olmaktadır. Genellikle bir haberi veya bir
yorumu medyadan öğrenen bir insanın, o haberi kendi imkânlarıyla araştırması ve
doğrusu neyse ona inanması mümkün değildir. Ayrıca bu yanlış haberi birden
fazla medya organı kullanıyorsa, artık o haber “günün gündemi” olmakta ve herkes o haberle ilgilenmek durumunda
kalmaktadır.
İlk insandan günümüze fikir ve
inançlardan biri, toplum taraflardan birinin yanına çekebilmek için bir vasıta
kullanmışlardır. Bu vasıtalara zamanımızda MEDYA denmektedir.
Medya, bir fikri veya bir isteği,
bir anda insan topluluklarına ulaşmasını sağlayan vasıtalara verilen isimdir.
İlk insandan bu yana Peygamberler
taşıdıkları misyonları ve Cenab-ı Hakkın kendilerine verdiği harikulade (olağan
üstü) olaylara yön verebilme kabiliyetleri sayesinde insanlara yön vermiş ve
bulunduğu zamanlarda toplulukları yönlendirmişlerdir.
Peygamberimiz Hz. Muhammed
(s.a.v) de, insanlara fikirleri ulaştırabilmek, onları aynı pota içinde
yoğurmak ve Batıl zihniyetler üzerine galebe gelmek için yine medyadan
yararlanmıştır. (bu konu ileride açıklanacaktır)
GÜNÜMÜZDE MEDYA
20 ve 21. Asırda medyayı, parayı
ve bunlara bağlı olarak insan gücünü eline geçiren “ırkçı emperyalizm, diğer
adıyla Siyonizm” sahip olduğu bu güçlerle dünya yüzeyinde eline geçirmediği
ülke kalmamış gibidir. Önce ABD’de varlığını ve hegemonyasını güçlendiren bu
güçler, ABD yönetiminde işbirlikçi adamlarıyla ABD’ye sahip olmuş, sonra bu
gücüde kullanarak bütün dünya üzerinde söz sahibi olmuştur.
1900’lü yıllarda faizi bir “dünya
gerçeği” olarak ABD’de oturtmak isteyen Irkçı emperyalizm, Katolikliğin ve Ortodoksluğun
faize karşı birer inanış olduğunu görünce, elinde ki medya gücünü de kullanarak
faize karşı olmayan bir mezhebin doğmasını sağlamış ve bu mezhebi
kiliseleriyle, papaz okullarıyla donatarak Protestanlığı doğurmuştur.
Protestanlığın kendisi için yeterli
olmadığını gören “Irkçı emperyalizm” bu sefer yine medya, para ve insan gücünü
kullanarak, ırk olarak Yahudi olmadığı halde Yahudi emellerine hizmeti birinci
sırada tutan “Evangelizm” mezhebini
kurmuş ve bu mezhebin bütün ABD’de yayılması, geliştirilmesi ve insanların bu
mezhepte yerini alması için medyayı kullanmıştır.
Şurası bir gerçektir ki bu gün
ABD’ye başkan seçilecek bir insanın mutlaka Evangelist mezhebinde olması ve
bunlar henüz başkan adayları iken İsrail’e giderek ağlama duvarı önünde başındaki
kippası ile dualar okuması şarttır. Bir başka ifade ile Evangelist olmayan
kimse ABD’ ye başkan seçilemez.
ABD’nin önde gelen (reytingi
yüksek televizyonları, trajı yüksek gazete ve dergileri) bütün medya
kuruluşları, ABD’de ve dünyada bugün insanlığın yaşadığı sömürü, zulüm ve
ahlaksızlık rejimlerinin kurulmasında en büyük pay sahibidirler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder